EUROPA

0 2.224

 

Bilim insanlarının Jüpiter’in uydusu Europa’ya olan ilgileri giderek büyüyor.

Günümüzde, Jüpiter’in 79 uydusu olduğu biliniyor. Bu uyduların en büyük dört uydusu olan İo, Europa, Ganymede ve Callisto, Galileo Galilei tarafından 1610 yılında kendisinin ürettiği basit bir teleskopla keşfedildi ve bu yüzden bu dört uydu Galilei uyduları olarak adlandırılıyor.

Dört Galilei uydusunun en küçüğü olan Europa, 10 Ocak 1610 tarihinde keşfedildi ve keşfedildiği zaman Jüpiter’e en yakın ikinci uydu olduğu düşünüldüğü için o zamandan beri bu uydu Jüpiter II olarak da anılmakta. 1892’de Jüpiter’e daha yakın olan Amalthea’nın keşfi, Europa’yı üçüncü uydu konumuna itmişti fakat 1979’da Voyager Sondaları üç farklı uydu daha keşfettiği için şu an Europa, Jüpiter’in altıncı uydusu sayılmakta. Buna rağmen Europa hala Jüpiter II olarak anılıyor. Diğer tüm Galilei uyduları gibi Europa da adını Yunan mitolojisindeki Zeus’un aşıklarından alıyor.

Yaklaşık 3100 kilometrelik çapıyla Europa’nın, Ay’dan biraz daha küçük ve Güneş sistemindeki en büyük altıncı uydu ve en büyük on beşinci nesne olduğu biliniyor. Öte yandan Europa, dağlar ve kraterler gibi yüzey şekillerine sahip değil ve Güneş sistemindeki bilinen en pürüzsüz nesne çünkü yüzeyi yaklaşık 10-30 kilometre kalınlığında bir katı buz katmanıyla kaplı. Bu buz katmanının altında ise derinliği 100 kilometre olduğu tahmin edilen bir okyanusun bulunduğu düşünülmekte. 1989’da NASA tarafından gönderilen Galileo Uzay Sondası sayesinde bu uyduda su volkanları ve su gayzerleri olduğu görüntülenmişti. Bu keşif bilim insanlarının bu uyduda bir yer altı okyanusu olduğu fikrini destekliyor. Öte yandan, tahmin edildiği gibi 100 kilometrelik bir okyanusun varlığı kanıtlanırsa, bu Dünya okyanuslarının 3 katı bir Europa okyanusu anlamına gelir ve su da yaşamın kaynağı olduğu için bu okyanus sayesinde uyduda bir yaşamın varlığı söz konusu olabilir.

Uydunun yüzeyinin buzla kaplı olmasının sebebi, uydunun yer sıcaklığının ekvatorda ortalama -160 ° C ve kutuplarda −220 ° C olmasıdır. Bu buz katmanının altındaki okyanusun buz değil de sıvı olmasının sebebi ise uydudaki gelgit hareketlerinin sebep olduğu ısının yer altı okyanusunun sıvı kalmasına izin vermesidir. Galileo Uzay Sondasından alınan son manyetik alan verileri, Jüpiter’le etkileşimi sebebiyle Europa’nın manyetik bir alana sahip olduğunu gösterdi ve bu da bu uyduda iletken bir tabakanın varlığına işaret ediyor. Bu keşif Europa’nın buz katmanının altındaki yer altı okyanusunun tuzlu bir yapıya sahip olduğunu ortaya çıkarıyor. Bunun yanı sıra, Europa uydusunun yüzeyinde çok ciddi bir seviyede radyasyon mevcut ve bu seviyedeki radyasyon, buna tek bir gün maruz kalan insanda ciddi hastalıklara ve ölüme sebep olabilir. Bu bilgi akla orada herhangi bir canlının yaşayamacağı fikrini getirebilir fakat bilindiği üzere su çok güçlü bir radyasyon kalkanıdır ve Europa’nın yüzeyindeki 10-30 kilometre kalınlığındaki buz, uzayın radyasyonunu geri çevirebilir ve bu buzun altında bir yaşama imkân verebilir. Bilim insanlarının ilgisini Europa’da yoğunlaştıran asıl sebep de burada bir yaşamın bulunması fikri. Henüz bu fikri destekleyecek somut kanıtlar bulunmasa da, gelişen teknoloji ile birlikte, çok yakında bu fikrin doğruluğuna ilişkin veriler elde edebileceğiz. Belki bundan yüz yıl sonra Europa’yı insanlığın yaşamına uygun hale getirme çalışmalarını tartışıyor olabiliriz, kim bilir.

Zeynep Arslan

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.