Babama

0 2.510

Baba! Babalar Günü’nde, bayramların ilk gününde, doğum gününde, her cuma ve perşembe günleri seni ne kadar çok sevdiğimi söylerim. Seni ne kadar çok sevdiğimi ne kadar çok duyarsan o kadar çoğalacağını bilirim. Sen sırtımı yasladığım, gölgesinde dinlendiğim dikili ağacım. Ne kadar çok sevgimle büyütürsem o kadar çok yeşilleneceğini bilirim. Şimdi yaşın kırk yedi.  Esbak bir şiirin özlemi anlattığı gibi “Daha çok anlıyorum kıymetini, Her akşam bu odada buluşmamızın, Farkında olmaksızın o kadar mesut, Dereden tepeden konuşmamızın”(Ziya Osman Saba)

Babaları anlamak her zaman mümkün değil derler. Ben seni sırdaşım, yoldaşım, arkadaşım olduğunda anladım. Gurbete gittiğimde, her gün aradığında, hastalandığımda ama sen hastalanınca sakladığında, hep o güçlü duruşunun ardındaki endişeyle gözlerin dolu dolu olduğunda ama ağlayamadığında, en hassas tarafını gördüğümde, seni anladım. Can Yücel demiştir ya “Hayatta En Çok Babamı Sevdim” diye sevgiyi aynı dizelerde bulmuşuz. Yüreği gökyüzü olan babam, sevdamdır.

 

“Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için

Açıldı nefesim fikrim can evim

Hayatta ben en çok babamı sevdim”

 

BÜTÜN BABALARA

Kız çocukları olarak hayatımızın odağında ilk aşkımız hep babamız olmuştur. İlk aşkımız dememdeki kasıt basmakalıp sözcüklerin ötesindedir. Öyle ki sonsuz sevgiyi, güveni, merhameti, inanmayı babalarımızdan öğreniriz. Bu yüzden çok da geç kalmadan babalarımıza sarılmalıyız. Kokuları uçmadan koklamalıyız. Babalarımızın gözlerindeki yorgun ama tebessüm eden bakışlarının ardında, gözlerimizin içinin parlaması için verdikleri mücadele, emek ve fedakârlıklar için minnet duymamak olur muydu hiç! Uzağında da olsak yakınında da olsak daimi desteklerini hep hissetmişizdir. Eğitimimiz, mutlu olmamız için gösterilen gayret ise cabası… Bütün bu mücadelelerin yanı sıra maddi ve manevi koşulların ötesinde bize sonsuz, karşılıksız sevginin örneği babalarımıza minnetle.

HAYATA VEDA ETMİŞ BABALARA

Babalarımızın ve günün önemiyle birlikte bahsedilmesi gereken bir diğer mevzu ise babalarını kaybetmiş bilhassa genç yaşta kaybetmiş olanlardır. Babası hayatta olan biri olarak yaşanılan acıyı ve özlemi tanımlamak değildir niyetim. Cemal Süreya “Camdan” ve “Yunus ki Sütdişleriyle Türkçenin” şiirlerinde babasını anlatmıştır. Anlatılara göre babasının ölümünden önce yazdığı söylenilen “Sizin Hiç Babanız Öldü mü?” şiiridir. Babasını bu şiirinde içinde öldürdüğü belirtilir. Fakat bu şiirden, hissettirdikleriyle, bahsetmek isterim. Bir babanın ölümünü, geride kalanın acısını ve hislerini karşı tarafa “Sizin hiç babanız öldü mü? diyerek özetlemiştir aslında.

“Sizin hiç babanız öldü mü?

Benim bir kere öldü kör oldum

Yıkadılar aldılar götürdüler

Babamdan ummazdım bunu kör oldum”

Cenazesinde ağlanamayan ölümün, içinde, derinlerde bir yerlerde hissettirdiği körlüğü, boşluğu sanki bir babanın hiç ölmeyecekmiş gibi olan hissini bu yapıtla birlikte görebiliyoruz. Halim Yazıcı’nın “Bütün Babalar Ölür” şiiri ise adeta hiç ölmeyecekmiş babanın ölmesini kabulleniş gibi havsalamızda yer ediyor.

“ölür

bütün babalar ölür

biraz ebemkuşağı

yeşil zeytin gözlerinde hüzün”

 

Bizlere memleket, ocak olmuş olan babalarımız… İyi ki var olmuşsunuz. Varlığınız yaslanılası bir omuz, inandığımız bir umut.

BABALAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!

                                                                                                                                       Ülkü CENGİZ

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.