Kadın Mücadelesini En İyi Anlatan Kitaplar

0 4.491

Her gün gündemimize düşen, kadın cinayetleri ile uyandığımız, kadınların iş yaşamından kıyafetlerine, anneliklerinden konuşma biçimlerine kadar her konunun erk yargısına konu olduğu ve hatta kadınların bu zihniyetten olan kişilerce maruz kaldıkları her türlü durumun yaşandığı bu dünyada kadın haklarından ve mücadelesinden bahsetmek her zamankinden daha önemli ve gerekli hale geliyor. Giyim tarzları sebebiyle bile hiç tanımadıkları insanların öfkelerine maruz kalan kadınların mücadelelerini bir güne sığdırmak mümkün değil. Ama yine de konuşmaya tartışmaya ve en önemlisi okumaya devam ederek bu mücadeleyi devam ettirmemiz gerekiyor. Bu hazırladığımız kitap listemiz kadın odaklı, toplumsal cinsiyet duyarlı, kadın mücadelesini ve çocuk haklarını merkezine alan ve sadece kadınların değil, daha eşitlikçi ve adil bir dünya hayali kuran erkeklerin de ilgisini çekmesini umuyoruz. 

 

1-Kurtlarla Koşan Kadınlar / Clarissa Pinkola Estés:

1992 yılında “Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler” alt başlığıyla yayımlanan ve kadın dünyasını derinlemesine anlatan bir kitaptır. İkinci Dünya Savaşı sonrası kuşağının kadınları çocuksulaştırdıkları ve mal muamelesi gördükleri bir zamanda yaşadıklarını dile getirir. Aynı zamanda bir psikanalist olan yazar geleneksel psikolojinin yetenekli olan kadına yer vermemesine karşı çıkar. Vahşi doğa üzerine çalışma yapan yazar özellikle kurtlara dair yaptığı çalışmalarında kadınlara benzer ruhsal karakteristiklerinin olduğunu keşfettiğini dile getirmiş ve kitabın adını “Kurtlarla Koşan Kadınlar” koymuştur. Kapitalist düzende kaybolmuş kadının yabancılaştığı doğal sesini keşfetmesi gerektiğini vurgulayıp kadına kendi vahşi doğasına dönmesi konusunda ilham veriyor. “Kadın psişesinin bugüne dek hazırlanmış en büyük sözlüğü” olarak tanımlanan bu kitap sadece kadınlara değil, vahşi doğada o güçlü kadınlarla birlikte yaşamak isteyen erkeklere de bir davet niteliğinde. 

 

2- Damızlık Kızın Öyküsü / Margaret Atwood:

1985’te yayınlanan kitap Amerika’da devlete yönelik birtakım terör saldırıları sonucunda tüm toplumun bu durumdan etkilenmesini anlatmaktadır. Gilead Cumhuriyeti kurulmuş ve ülke askeri diktatörlükle beraber Hristiyanlık teokrasisi ile yönetilmeye başlamıştır. Bu yönetim şekli kadınların elinden bütün özgürlükleri almıştır. Aynı zamanda birtakım kimyasallar yüzünden doğurganlığın azalmasıyla doğurganlığa sahip çok az kadın kalmıştır. “Damızlık” kavramı da böylece ortaya çıkmıştır. Muhafazakâr rejimin duygularını, düşüncelerini hiçe sayarak sadece üremeyle sınırlandırdığı kadınların yaşamına odaklanan kitap gerçekçi söylemleri ve derinlikli karakterleriyle yaşadığımız topluma bir ayna tutuyor. 

 

3- Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir / Emma Goldman: 

Anarşizm ve feminizm düzleminde yer alan bu kitap yazarın yıllar içinde yazdığı makalelerden oluşmaktadır. “Kızıl Emma” olarak nitelendirilen yazarın evlilik, din, otorite, toplum kavramlarını sorguladığı eserinde kadının kimliği ve toplumdaki yeri üzerine cesurca yorumları dikkat çekiyor. Kadınları içine hapsoldukları esaretten kurtulmaya davet eden yazar bugün de kadınlara zincirlerini kırmak ve kendi yaşamlarını kurmak konusunda ilham vermeyi sürdürüyor. 

 

4- Kamçılanma Meselesi / Zeynep Uzunbay:

Kitap 13 öyküden oluşmaktadır. Köylü, işçi, göçmen olan kadınların hayatın zorluklarına karşı göğüs gerdikleri mücadelelerinden bahsetmektedir. Bu kitaptaki kadınlar asla ahlayıp vahlamayan, çıkış yolu bulmaya gayret eden kadınlardır. Bütün kadınlara umut olacak nitelikte bir kitaptır aynı zamanda.

 

5-Kadın Bakış Açısından 1980’ler Türkiye’sinde Kadın / Şirin Tekeli:

Bu kitap yirmi kadın araştırmacının kendilerine yöneltilen soruları “kadın bakış açısından” bakarak cevap bulma çalışmasını anlatmaktadır. Kadınlar toplumun onlara uygun gördüğü konumu benimsiyor ve kabulleniyorlar mı, yoksa onu kendi özlemleri doğrultusunda yeniden biçimlendirmek mi istiyorlar? 1980’ler Türkiyesindeki çelişkili varoluşa cevap arama niteliği de taşımaktadır. 

 

6- Kadının Görünmeyen Emeği / Gülnur Acar Savran – Nesrin Tura Demir:

 

1970 yıllarında batılı feministlerin sıkça dile getirdiği en temel sorunlardan biri, kadın emeğinin görünmez hale getirilmeye çalışılmasıydı. Birçok makaleden derlenen bu kitapta erkek egemenliğinin tarihsel kökenleri, özgül bir üretim tarzı olarak patriyarka, ev emeği ve kapitalizm ilişkisi ele alınmaktadır. 

7- Saatler / Michael Cunningham:

 

Bu kitap 1999 yılında Amerika’nın en önemli edebiyat ödülü olan Pulitzer ödülünü kazanmıştır. Aynı zamanda bu kitap 1942 yılında intihar eden Virginia Woolf’un yaşamına ve ölümüne değinmektedir. Saat’ler kitabında üç ayrı kadının farklı zamanlardaki yaşamlarını ele alarak birbirinden bağımsız görünen ama hikâyelerini okuyunca ortak yönlerde buluşan, toplumun baskısı ve koyduğu kurallara karşı koyan, dostluk ve aşk’a sıkı sıkıya bağlanan insanların yaşamlarından hikâyeleri okurken kendimizi sorgularken buluyoruz. İntihar izleri ile kadın ve erkek eşcinselliği, roman boyunca varlığını sürdürürken, Michael Cunningham, az bulunur bir ustalık ve yaratıcılıkla, iki kadının yaşamını Virginia Woolf’un yaşamına düğümlüyor, beklenmedik ve hüzünlü bir çözümde birleştiriyor.

Kaynak ve İleri Okuma

ekmekvegul.net

kidega.com

edebiyatvesanatakademisi.com 

Şevval FALAY

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.