Kendi hayatınız için adım atmaya ne dersiniz..
Bize verilmiş koskoca yirmi dört saat var. Bizler o kadar hoyratça kullanıyoruz ki bu vakti, gün sonunda hemen hayıflanmalarımız başlıyor. “Saatler ne çabuk geçti..” gibi.. Ne kadar dolu yaşadınız peki o saatleri? Ne yaparak tükettiniz? Gençler olarak birçok şeyin farkında olmadığımızı düşünüyorum. Düşünmeden, gelişi güzel yaşıyoruz hayatımızı. Bir daha bu yaşlara gelmeyeceğimiz gerçeğini unutarak.. Bu enerjimizi kendimiz için kullanabilecekken o kadar gömülmüşüz ki kendi içimize..
İsteyin, ısrarcı olun. Hayata ısrarcı olun, olun ki dimdik durabilin.. Yaşam amacınızı bulun ve o amacınıza giden araçları bulma arayışında olun. Siz kendiniz için bir adım atabilirseniz eğer, farkında olmadan kendinize on adım koştuğunuzu göreceksiniz.
Birçok insanın başarı hikayesini okuyup dinledim. Hepsi kendine gidebilmekten geçiriyordu. Pes etmemekten geçiyordu. Enerjilerini güzel şeylere vermekten geçiyordu.
Üstünüze gelen, sizi zorlayan sorunları görmezden gelip onları içinizde bastırmak sürekli bir kaygıyla yaşamak ne kadar mantıklı geliyor size? Yönünüzü değiştirip bu engelleri tanımaya çalışıp, üzerine gitmeyi denediniz mi ki? Belki size anlatmak istedikleri vardır. Size açacağı güzel yollar vardır.. Aynı pencereden ve açıdan baktığınız sürece bunu göremezsiniz. Hangi yönden bakmayı tercih ediyorsunuz peki?
Koşuşturmacaların arasına sakinliği alır mısın?
Her şeye farklı ve daha büyük bir pencereden bakmaya ne dersin?
Dünya hep var, peki sen?
İçtiğiniz kahve kokusundan olsun bu yazı.. Aceleye getirmeden görün fincanınızın dibini. Yapmak istediklerinizi düşünün ve onlar için yola koyulun. Olur mu?
Çünkü “şimdi değilse ne zaman?”
Büşra HELVACI