Çöllerin Kraliçesi, Osmanlı’nın Düşmanı: Gertrude Bell

Yaşadığı süre boyunca özellikle Ortadoğu’da derin izler bırakmış olan Gertrude Bell, gerek şanssız aşk hayatı ile gerek Iraklıların kraliçesi olması gerekse de siyasi manevraları ile tarihe kazınmış ünlü bir gezgin, arkeolog, yazar ve ajandır. Yazdığı eserler ve geride bıraktığı mektuplar ile bazı devletlerin kurtarıcısı bazılarının ise sonu olmuştur.

1868’de İngiltere’de dünyaya gelen Gertrude Bell, dönemin İngiltere’sinde demirin üçte birini üreten ve elli bin çalışanı olduğu bilinen demir çelik üreticisi ve bilim insanı olan Isaac Bell’in torunudur. Bell, fazlasıyla zengin ve soylu bir aileden gelmekteydi. Siyasetle de alakadar olan dedesi Isaac Bell, Türk düşmanı olan liberalleri desteklemesi ile aslında torununun gelecekte Osmanlı’ya karşı yapacaklarının temelini atmıştır. Aldığı üst düzey eğitimlerin ardından dönemin kadınlarının çoğuna sağlanmayan bir imkâna ulaşarak Oxford Üniversitesinde tarih bölümü okumaya gitti ve buradan birincilik ile mezun olan ilk kadın olmayı başardı. Hırslı yapısı ve meraklı kişiliği onun çeşitli yabancı dillere hâkimiyeti ile birleşerek tarihin akışını değiştirecek ünlü bir şahıs olmasına olanak sağladı.

   İran’a Yolculuk

Üniversiteden mezun olduktan sonra 1892 senesinde İran’a büyükelçisi olan amcasının yanına giderek Ortadoğu ile tanışma fırsatı bulur. İran’ın ve Ortadoğu’nun kendine has kültüründen ve tarihinden etkilenen Gertrude Bell burada kendisine bir hayli yardımcı olan, Farsça öğrenmesine büyük katkı sağlayan elçilik çalışanı Henry Cadogan’a âşık olur. Bir taraftan ilişkilerinin tadını çıkaran diğer taraftan İran’ı gezerek farklı bir kültüre temas eden Gertrude evlenme izni almak için İngiltere’ye geri döner. Babasının Henry Cadogan ile evliliğine izin vermemesi üzerine büyük bir üzüntü yaşar fakat bu yaşadığı üzüntü Cadogan’ın bir kaza sonucu nehirde boğularak öldüğü haberini alması ile daha da katlanır. Bazı kişilerce Cadogan, evlilik onayının çıkmamasından ötürü kendi canına kıymıştır fakat kaza olduğu söylentisi daha yaygındır. Sevdiği adamın kaybı Gertrude Bell’in hayatının kırılma noktası olacaktı çünkü o artık hiçbir yere ait olamıyor, hissedemiyordu ruhunu huzura erdirmek için sürekli seyahat etmeye ve yazmaya kendisini adayacaktı…

Dünya’nın çeşitli yerlerine seyahat eden Gertrude, 1897 ve 1902 yıllarında iki kere dünya turuna çıkmıştır. 1902’de çıktığı seyahatte İsviçre’de yer alan Alplerin en tepesine tırmanarak ekip arkadaşları ile birlikte yaklaşık 53 saat kadar iple sallanarak mahsur kaldılar. Fakat bu güçlü kadın ölüme meydan okuyarak yaşamayı başardı ve bugün “Gertrude tepesi’’ olarak bilinen yere ismini kazandırdı. Bu tarihlerde Türkiye’ye gelerek çok sayıda şehri gezme ve Türkler ile yakın ilişkiler geliştirme olanağı da sağlamıştır. Arap bölgesine gitmeyi kafayı koyan Gertrude Bell, 1899 yılında Kudüs’e yaptığı gezide Arap kültürü ve kabile yapısı hakkında bilgiler edinerek Bedeviler hakkında fazlasıyla donanım kazanır. Arap dünyasının farklı bölgelerini gezerek arkeolojik çalışmalar yapar. Arkeoloji çalışmaları sırasında siyasi figürünü de ortaya koymaktan geri durmaz. Araplar ile yakın ilişkiler kuran Gertrude, bazı tehlikeli şahıslar ile de iletişime geçer. Onun cesur tavırları ve Arap dünyasına olan saygısı bölge insanlarını hayrete düşürür ve ona “Çöl Kraliçesi, El Hatun, Müminlerin Annesi’’ demeye başlarlar.

    Gertrude Bell Türkler İle Tanışıyor

İngiltere’ye dönüp yazılarını kitaplaştıran Bell, büyük övgü alır. Avrupa insanının Arap dünyası ile tanışmasına vesile olarak bir bakıma Osmanlı ve Arapları onlar gibi yaşayıp onlar gibi bakarak tanıtır. 1907 tarihinde araştırma için gittiği Konya’da askeri üstte görev yapan Binbaşı Dick Doghty Willie ile aşk yaşamaya başlar. Fakat bir sorun vardır çünkü Binbaşı Willie evlidir. Aşklarını gizli buluşmalar ile ve mektuplaşmalar ile birbirlerinden uzak yaşarlar. Bu süre zarfında Özellikle 1909’da gerçekleşen Adana olaylarını yakından takip etmiş ve II. Abdülhamid’in Hristiyanların öldürülmesine yönelik emir verdiğini bir mektupta belirtmiştir. Lakin aradan geçen kısa bir süre sonrasında bir mektubunda olayların aslında sandığı gibi olmadığını Türklerin haklı olduğunu ve Ermenilerin bunu hak ettiğini söyleyerek fikir değiştirir. 1909’lu yıllarda Osmanlı topraklarında önemli geziler düzenleyen Gertrude, Osmanlı tebaasından da üst düzey siyasi figürler ile tanışma fırsatı bulmuştur. Bu kişilerin arasında Kamil Paşa, Ahmed Rıza, Hüseyin Hilmi Paşa ve Ferid Paşa da yer almaktadır.

Bir süre kitap yazma işleriyle meşgul olan Bell başka bir sefere çıkarak Bağdat’ın yolunu tutar ve burada gelecekte ünlü bir arkeolog, diplomat ve istihbaratçı olacak, Osmanlı’ya karşı mücadele ederek Osmanlı’ya fazlasıyla zarar verecek olan Thomas Edward Lawrance ile tanışır. Bell, bu bölgedeki incelemeleri ile İngiltere Savaş Bakanı Churchill’in Arap bölgesindeki stratejileri ve Arapları Osmanlıya karşı kışkırtma planlarına yardımcı oldu. Bell, yaptığı araştırmalar ve Arapların içine sızması ile Lawrance’ın “Arabistanlı Lawrance’’ olarak tanınmasında büyük pay sahibidir.

Gertrude Bell, 1913 senesinde Arabistan çöllerine gitme hayalini gerçekleştirmek için yollara düştü. Burada Osmanlı’yı çok yakından ilgilendiren ve birbiri ile savaş halinde olan Suudiler ile Reşidiler hakkında bilgiler topladı. Tehlikeli ve zor olan bu yolculukta Reşidiler tarafından bir müddet esir tutuldu. Tüm bunlara rağmen fazlasıyla Arapların saygısını kazanmıştı. Sevgilisi Willie’e yazdığı mektuplarda gezisindeki tecrübelerinden sık sık bahsetmiştir.

   Birinci Dünya Savaşı Patlak Veriyor

Bu gezisinde yaptığı araştırmaların hemen ardından Birinci Dünya Savaşı çıkmıştı. İngiltere hükümeti onu Kahire’de Arap bürosunda görevlendirdi fakat Gertrude aldığı bir haber ile adeta yıkılmıştı, sevgilisi Binbaşı Willie Çanakkale savaşında ölmüştü. Osmanlı’dan zaten pek haz etmeyen Bell, bu acı kaybından sonra adeta Osmanlı’nın yıkımı için çalışmıştı. Yapmış olduğu geziler İngiltere’nin Osmanlı’yı nasıl mağlup edebileceği hakkında fikir sahibi olmasını sağlamıştır. Osmanlı’ya karşı isyanları kimlerin nerelerden başlatacağının planlarını haritalar çizerek oluşturmuştur. Arap aşiretlerinin bazılarını İngiltere tarafına çekerek Osmanlı’ya karşı taraf almalarına vesile olmuştur. Onun tüm bu çabaları sonuç vermiştir, Filistin işgal edilmiş ve Balfour Deklerasyonu hayali gerçek olmuştur. Osmanlı Devleti Arapların isyan ve ihanetleri ile karşı karşıya kalmış, Ortadoğu’da topraklarını kaybetmiştir. Çok süre geçmeden de Osmanlı teslim olmak ve Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldı. Hemen ardından da Bell’e Osmanlı’yı mağlup etmelerindeki çabalarından ötürü üstün başarı nişanı verildi.

Bell, Irak bölgesindeki etkinliğine devam etmiş hatta ileride Mustafa Kemal Paşa ile sıkı dostluk kuracak olan Irak’ın birinci kralı Faysal’ın kral olmasında etkin rol almıştır. Faysal, Osmanlı’ya karşı isyan çıkaran kişilerden birisi olmuştu. Bell, yine istediğini almıştı, Osmanlı ile Irak birleşmesine engel olmuştu. Fakat asıl istediği şey İngiltere yönetiminde bir Arap devletinin kurulmasıdır. Irak’ın tamamıyla İngiltere yönetimine girmesi ile Bell, Irak’ın sınırlarını haritada çizmiştir.  Faysal ile çok yakın olan Bell, Lawrance ile birlikte Faysal’ın Avrupa’daki konferanslarda önemli bir destekçisi olmuştur. Hatta öyle ki 1921’de Irak da Faysal iktidarı başladığında onun sağ kolu olarak etkin bir rolü olmuştu. İlerleyen süreçte Faysal görecektir ki kendisini Irak’a kral getiren İngilizler yine ondan Irak’ı mandater bir devlet olarak yönetmek için zorla yetki alacaktır. Bell, her ne kadar İngiltere için hizmet etmiş olsa da onların Filistin konusundaki tutumlarına ve Filistin’de Yahudilerin yaşamasına karşı çıkmıştır. Her ne kadar arkasında kanlı gözyaşları ile bir Ortadoğu bırakmış olsa da bir mektubunda; “Osmanlı, Ortadoğu’yu yönetebilecek güce ve kabiliyete sahip değil fakat onlar gibi biz de yönetemedik’’ diyerek aslında planlarının tam da istedikleri gibi gitmediğini kabul etmiş olur.

Bu süreçten sonra artık dinginleşen Gertrude Bell, Irak da yaşamaya devam etmiş, arkeolojik çalışmalara daha fazla ağırlık vermiştir. Bir zamandan sonra sağlığı da bozulan Bell, İngiltere’ye dönmeyip kendini ait hissettiği Arap dünyasında hayatını sürdürmüştür. 1926 tarihinde uyku ilacı alarak intihar etmiştir. Mezarı Bağdat’ta bulunan İngiliz Mezarlığı’ndadır.

Gertrude Bell, İngiltere’den yola çıkarak yabancı olduğu topraklara gidip Ortadoğu’nun haritasını kendi elleriyle çizen ve ünü dünyaca bilinen casus Lawrance’ın fikir hocası olan önemli bir isimdir. İngiltere’nin Birinci Dünya Savaşı’nda elde ettiği başarılarda fazlasıyla etkin olmuş, yazdığı mektuplar, günlükler ve çektiği fotoğraflar ile Avrupa insanının Arap dünyasına bakış açısını değiştirmek için uğraş vermiştir. Günümüzde Gertrude Bell’in mektupları, çektiği fotoğrafları ve günlükleri İngiltere’de Newcastle Üniversitesi’nin kütüphanesinde yayınlanmaktadır. Ardında güçlü bir miras olarak kurmuş olduğu Irak Milli Müzesi’ni bırakmıştır.

 

   Gertrude Bell’in Türkiye İle İlgili Düşüncelerinden Bahsettiği Mektuplardan Kesitler:

   23 Mart 1900 Tarihli Filistin’den Gönderilen Mektubu 

“Saat yedi buçukta Mutasarrıf Efendi fotoğraf çektirmek ister mi diye hükümet konağına doğru yola çıktım. Yeni elbiselerini giymeye fırsat bulamayacak kadar meşgul buldum kendisini. Fotoğraf işini ben dönünce halletmek üzere sözleştik. Efendi Kerak’a dek yanıma bir asker vermekte diretti. Hiç gereği yoktu ama sanırım bu, benim gibi seçkin sosyal sınıflara ait bir tür ceza. Türkler, milliyetim nedeniyle olsa gerek benden çok korkuyorlardı. Muhtemelen aklımın bir köşesinde topraklarını işgal etmeye dair projeler olduğunu düşünüyorlardı.”

   11 Şubat 1905 Tarihli Suriye’den Gönderilen Mektubu

“Yolculuğum hakkında planlar yapmaya koyulduk. Bu arada Gabtan bana Türk askerleriyle herhangi bir çatışmaya girmeyi düşünüp düşünmediğimi sordu. Böyle bir durumda silahına davranmaktan kaçınmayacağını da ekledi. Ben de böyle bir niyetimin olmadığını, Sultan ile açık bir zıtlaşmaya girmek istemediğimi ve askerlerden uzak durmayı umduğumu ifade ettim.

   10 Ekim 1920 Tarihinde Irak’tan Gönderilen Mektubu

“Geçen gün Sason Efendi’nin gelinini ziyaret için gittiğimde bütün adamları orada konuşmaya can atar gördüm. Sason Efendi Irak’ın başına yerli birinin geçmesini diğerleri kıskanacağı için sakıncalı görüyordu. Tartışmak için farklı görüşler ortaya attı. Şerif Hüseyin’in oğlu, Mısır Hidiv ailesinin bir üyesi veya Osmanlı soyundan birisi bu iş için uygun olabilir miydi? Ben, Sir Percy’nin bu tercihlere aldırış etmeyeceğini ama kendi payıma Osmanlı soyunun artık bir hükmünün kalmadığını, en uygun ismin bir Arap prensi olacağını söyledim.”

   22 Kasım 1920 Tarihinde Yine Irak’tan Gönderilen Mektubu

“Adam adama er meydanında, korkusuzca şunu diyebiliriz ki, bir İngiliz danışman Türk’ten daha iyidir. Biz, bu ülkeye verebileceğimiz en iyi şansı vermek istiyoruz. Mesele Arapları bu şansı kabul etmeye ikna etmek. Olaylar kontrolümüzden çıkıp bizi şimdiki yerimizden etmedikçe bunu başarabiliriz. Eğer şimdi yapmaya koyulduğumuz işi 18 ay önce yapmış olsaydık sorun çok daha basit olacaktı.”

Bundan yüzyıl kadar önce Bell ve Lawrance gibi casusların Ortadoğu’daki etkinliği ve yaptıkları günümüzde hala cereyan etmektedir. Irak, İran ve Suriye gibi ülkelerin düşmüş oldukları durumun sebeplerinden birisi de geçmişte birlik olamamaları, olmalarına izin verilmemesidir. Ortadoğu’yu herkese açık bir saha hâline getirmek, bu bölgede siyasi amaçları olan devletlerin ekmeğine yağ sürmüştür. Eğer Ortadoğu birbiri ile savaşacak kadar dar bir bakış açısına sahip olmayıp asıl savaşmaları gerekenin Osmanlı değil Avrupa olduğunun bilincine varmış olsaydı belki de günümüzde bambaşka bir Ortadoğu görüyor olabilirdik.

Gertrude Bell’in gizemli ve macera dolu hayatı sinema sektöründe de kendine yer bulmuştur. 2015 yapımı Queen of the Desert isimli film, Bell’in hayatını ve onun Ortadoğu tecrübelerini sinemaseverlere büyük bir görsel şölen ile sunmaktadır.

 Berkan YAYLA

KAYNAKÇA

İslamansiklopedisi.org.tr/ BELL, Gertrude Lowthian

Turkish.aawsat.com/ Irak’ın taçsız kraliçesi Gertrude Bell kimdir?

Gzt.com/ Gertrude Bell: süslü şapkasıyla bir şark şeytanı

Haberturk.com/ Cerablus ‘kraliçe’si: Gertrude Bell

Sonhaberler.com/ Çöl Kraliçesi Ya Da Payitaht’taki Adıyla Çöl Tilkisi Gertrude Bell Kimdir?

 

Yorumlar (0)
Yorum yap