İş Hayatı ve Z Kuşağı

Günümüzün neredeyse yüzde doksanlık kısmını iş yerlerimizde geçiriyoruz.  Günün bu kadar büyük bir kısmını iş yerlerinde harcamalarımızın karşılığında birçok yöneticinin bu durumun eksi yönlerini göremediklerini düşünüyorum.

Öncelikle biraz Z kuşağından bahsedelim. Teknolojiye olan yakından ilgilerinin, sosyal medyayı aktif kullanmalarının daha üretken olmalarında bir etken olduğunu düşünüyorum. Ayrıca teknolojiyle iç içe olmaları bilgilere daha hızlı erişimlerine de olanak sağlıyor. Enerjik yapıda olmalarına rağmen çabuk sıkılıyorlar çünkü hızlı tüketim yapıyorlar. Olanı olduğu gibi kabul etmek yerine daha sorgulayıcı bakış açısına sahipler.  Olaylara farklı bakış açılarından bakmaya oldukça açıklar. Daha özgür ruhlular.

Hal böyle olunca iş hayatına da daha farklı bir gözle bakarlar. Gelenekselcilikten çıkıp, daha bilgi odaklı ve çözümleyici yollarla yaklaşılması gerektiğini düşünüyorlar. Ezbere değil, geliştirerek ve dönüştürerek…

Z kuşağı, Y kuşağının aksine bir iş kurmak istediklerinde kendinden büyüklerin tecrübelerini dinlemeyi tercih etmek yerine internet üzerinden videolarla, gerek bu konular üzerinde uzman kişilerin makaleleriyle bilgilenmeyi tercih ediyorlar. Çünkü asıl amaç; zaman kaybı yaşamadan geliştirebilecekleri ve üretebilecekleri bir işe sahip olmak.

Z kuşağı iş hayatında daha sorgulayıcı olmayı hedefler. Sosyal hayatlarının önüne geçmediği, çalışma alanlarının ve saatlerinin belirli kalıplarla sınırlandırılmamış olması yönündedir.

Z kuşağının en büyük beklentisi “bağımsız çalışma.” Yani ofis dışı çalışmaları, kendileri için uygun olan alandan ve bunu yaparken de kendi sosyal alanlarının da ellerinden alınmaması.

Bağımsız çalışmayı, ekip çalışmasına tercih ediyorlar. Z kuşağının iş beklentisi yeni süreçler ve çözümler üretme fırsatını elde etmek istemeleridir.

Z kuşağı işverenlerden “fikirlerine değer verilmesini” istiyor. Ürettikleri projelerde elde ettikleri başarıyı maaşlarına etki etmesi gerektiğini düşünüyor ve istiyorlar. Motivasyonları ne kadar yüksek tutulursa o kadar üretken olduklarını söylüyorlar.

Bana kalırsa isteklerinde son derece haklılar. Her nesil aynı şartlarda yetişmedi. Neslin sunduğu şartları elinin tersiyle itmeyi kabullenmek aptallık olur. Bu kadar akan bilginin arasında geleneksel şekilde iş yürütmeye çalışmak bizleri ileri taşımayacaktır. Ezbere olan çalışma sistemi üretkenliğin önüne geçiyor.  İş-ev arasında sosyal hayatsız çekilen mekikler zihin bulanıklığı, yorgunluk, sitem dışında bir şey kazandırmayacaktır. Hem çalışına hem iş verene…

Z kuşağının öğrenmeye olan açlığı doyurulmalı, bağımsız çalışma fikirlerine farklı alternatifler ile adımlar atılmalı. Bir anda geçilecek bir sistem olmadığının farkındalar. Küçük değişimlerle başlayacak bu yolda iş vereninde kendi aleyhine olan hem üretkenlik hem prestij bakımından merdivenleri çıkışında büyük etken olacağını düşünüyorum.

Üretilen projelerde, ortaya atılan fikirlere daha ılımlı ve başka pencerelerden bakılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü aynı pencereden ve aynı açıdan çıkan sonuçlarda farklılık olmasını beklemek biraz gülünç duruyor.

Z kuşağı kendini geliştirmeye son derece açık. Kendini ve şirketlerini geliştirmeyi amaçlayan iş verenlere ihtiyaçları var sadece.

Hatırlatmak isterim ki genç nesil, önceki nesillere göre daha bağımsız, daha özgür ruhlu, bilgiye aç dolayısıyla verimli çalışma ortamlarına ihtiyaçları var…

 

Büşra HELVACI

Yorumlar (0)
Yorum yap