8 Mart

sevgililer günü” “kurumsal(!) değer” “duyarlılık” “özel indirimler” “gündelik hayatın eril düzenine kadın tepkisi”

Dünya Emekçi Kadınlar Günü…

Her yıl 8 Mart’ta kutlanan uluslararası bir gün olup, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasını merkeze almaktadır Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinde bir odak noktası haline gelmiştir.

Bu günün anılmaya başlayışının ardında gerçekliği halen tartışılan oldukça trajik bir olay yatıyor aslına bakarsanız. 1955 yılında Fransa’da yayınlanan L’Humanité gazetesinde yer alan bir yazıya göre 1857 yılında ABD’nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında çalışan 40 bin dokuma işçisi çalışma koşullarının düzeltilmesi isteğiyle greve başlamıştı. Ancak bu greve polis müdahale ederek işçilere saldırmıştı. İşçilerin fabrikaya kilitlenmesi ve hemen sonrasında fabrikada çıkan yangın esnasında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlar nedeniyle kaçamaması sonucu çoğu kadın, 129 işçi ölmüştü. Yani bir tekstil fabrikasında yükselen alevler ve haklarını aradıkları için alevlerin arasında mahsur bırakılan kadınların acı dolu çığlığı, aslında bugünün direniş meşalesini de yaktı. Bugünün evrensel bir mücadele günü olarak ilan edilmesinin üzerinden yüzyıldan fazla zaman geçti ve dünya üzerinde çok daha farklı kadın mücadeleleri yaşandı.

Öte yandan “Kadın sorunu” salt bu iki kelime ile ifade edildiğinde sadece belli bir kesimin sözünü söylediği bir alan olarak değil, herkesçe dile getirilmeye çalışılan bir rol oynadı. Ve elbette söz konusu olan “Kadın sorunu” olunca 8 Mart en fazla çekiştirilmeye çalışılan “sembol” oldu. Kimileri bu güne “sevgililer günü” tonu katmaya çalışacak. Kimi “kurumsal” firmalar, kadın emeğine verdikleri “değer”i etkileyici videolarla anlatacak. Kimi sosyal medya paylaşımı ile “duyarlılığını” ilan edecek, kimi kadınlara özel indirimlerle satış kampanyaları düzenleyecek. Kimileri ise kökleri tarihin en eski dönemlerine uzanan ve her zaman sınıfsal bir saflaşmanın tarafı olarak vuku bulan kadın sorununu bu bağlamlarından koparıp “gündelik hayatın eril düzenine kadın tepkisi” noktasından yılda bir gündeme oturtacak. Bir diğer ifade ile, “Kadın sorunu” diye bir derdi olan ya da kadınlarla derdi olan herkes kendine göre bir 8 Mart ilan etmeye çalışacak belki de. Bugün halen kadınların önünde çözülmeyi bekleyen birçok sorun duruyor aslında. Bu sorunlar arasında toplumsal eşitsizliklerin giderilmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, kadınların eğitim hakkından sonuna kadar yararlanabilmeleri, iş yaşamında erkeklerle eşit şartlarda yarışabilmeleri ve hangi din, dil ve ırktan olurlarsa olsunlar kimliklerini özgürce yaşayabilmeleri başı çekiyor. Tarih bize gösteriyor ki kadınların haklarını elde edebilmeleri için hep mücadele etmeleri gerekmiş. Bugün 8 Mart’ı bu mücadeleleri hatırlamaktan alacağımız güçle kutlayalım ve geleceği sağlam temeller üzerinde yaratabilmek için geçmişi de unutmayalım diyoruz.

 

Şevval FALAY

Yorumlar (0)
Yorum yap