NAR

Nazım, sen var ya, sabahlar ve şafaklar kadar güzeldin. Sen ülkemin yaz geceleri gibiydin. Yaza 18 kala gittin. Sen memleketim kadar güzeldin. Orda da güzel kal… Sen bir nar olmalıymışsın. Belki granada belki haziran belki kırmızı.

Yazıların otuz kırk dilde basıldı. Türkiyendeki Türkçenle yasaktı. Turgut Uyar senin için şöyle der: Mevcut olmasa idi; şiiri icat edecek, bulacak adamdır. Ve şimdi her yıl 3 Haziran’da dünyanın en güzel kitabını okur gibi seni düşlüyoruz. Seni Moskova’nın gayrimeşru çocuğu seni. Nasıl da deli ettin başındakileri ama… Ekmeksiz, yuvasız, hekimsiz, memleketsiz bırakıldın. 

 

*Onlar umudun düşmanıdır sevgilim,

akar suyun

meyve çağında ağacın,

serip gelişen hayatın düşmanı.

Sana düşman, bana düşman,

Düşünen insana düşman,

Vatan ki bu insanların evidir,

Sevgilim, onlar vatana düşman…* 

 

Şimdi geceler leylak ve tomurcuk kokuyor. Sen gittin ya herkesin yüreği yaralı bir şair. Bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde kayboluyorsun.  Mevsimlerden yaz. Gökyüzü berraklığının tarifini yaparken lisan-ı haliyle senin başında yazın koyduğu kara bulutlar. Başın her ne kadar dik dursa da ruhun bin bir soru işaretini taşıyor ve ağırlığından yorgun düşmüş bir o kadar Nazım. Ağır baş iyidir. Zaten her an sorguluyordun kendini. Beynindeki o mermer, o üşüten, o “yarın” isimli hücre… Hele gardiyan “dün” iken, bir de öyle günlerde yaşam iyiden iyiye adına tezat sunuyor sana. Yıkılmak da ne! Ölmek de ne! Bilakis, sevinmelisin. Haziran’da ölmek nasip değildir herkese. . 

Sevdaya vurgundur benim bu gönlüm dersin. Aşka aşık şair. Memleket seni aşka olan sevdan ve memlekete olan hasretinle tanıyor.

Yıllar var ter içinde taşıdık biz bu yükü. Bıraktık acının alkışlarına 3 haziran 63’ü !

Kaleminde 835 Satır, gönlünde tüm ülke: senin ülken.

 

 

Gamze Ç. AKTAŞ

Yorumlar (0)
Yorum yap