Sendromlu Peter Pan

Bu defa çizgi film izlemeyeceğiz büyümeyen erkek çocukları…

Kaçtığınız gerçeklerle yüzleşmeye hazır mısınız? Değilseniz de hazırlanın kaçtığınız acı gerçeklerin hepsi izlediğiniz çizgi filmin içindeydi aslında.

Gelin ilk önce biraz Peter Pan’ı hatırlayalım…

Peter Pan asla büyümeyen, büyümeyi reddeden ve maceradan maceraya atlamak isteyen haylaz bir çocuktur. Neverland (varolmayan ülke) adındaki küçük bir adada yaşamaktadır. Bu adada Tinker Bell ve Kayıp Çocuklar adındaki çetesiyle hikâyenin kötü adamı olan Korsan Kaptan Hook ya da Kaptan Kanca adıyla bilinen hikayedeki tek yetişkin kişiyle mücadele içindedir. Gerçek dünyadaki arkadaşı olan Wendy’de unutmamak gerekir tabii.

Peter Pan’ın tanıdığı tek yetişkin Kaptan Kanca olduğu için yetişkinliği kötülük olarak kodlamıştır ve bu sebep dolayısıyla büyümeyi reddederek var olmayan ülkede bir nevi kendi kendinin tutsağıdır. Büyümeyi, almak istemediği küçük sorumluluklarını ve kendi küçük konfor alanını terk etmek istemediği için Wendy ile olan ilişkisini bile arkasında bırakmıştır. Biz kadınlara hayatımıza aldığımız bazı “çocuk adamlardan” dolayı Peter Pan tanıdık bir sima gibi geliyor olabilir.

Hikâyeyi hatırladığımıza göre hayatımızdaki Peter Pan’ları bulmayı ya da hayatımızdaki Peter Pan’ın kendimiz mi olduğunu öğrenelim mi?

Peter Pan sendromu ilk kez 1983 yılında, psikolog Dan Kiley’in “Peter Pan Sendromu: Hiç Büyümeyen Erkekler” adlı kitabında tanımlanmıştır. Bazı psikologlarda bu durumu büyüme korkusu olarak görülen davranış bozukluğu olarak tanımlamaktadırlar.

Bu kişiler ilk başta hiç bitmeyen enerjileri, kaç yaşında olursa olsunlar kaybetmedikleri gençlikleri ve etraflarına olan canlılıklarıyla sizi cezbedebilirler. Lütfen canım hemcinslerim sakın böyle görünmelerine aldanmayın çünkü bu hikâyenin üzülen tarafında genelde biz kadınlar oluruz. Konumuza dönecek olursak bu hiç bitmeyen enerjinin, gençliğin ve canlılığın altında birçok sorun yatmaktadır. Yani buzdağının görünmeyen tarafına bakmamız gerekir. Görünmeyen demek ne kadar doğru olur bilmiyorum fakat öğrendiğimiz bilgilerin sonunda aslında her şeyin görünür olduğunu anlayacaksınız.

Bu kişiler yaşları ne kadar ilerlerse ilerlesin ailesinin yanında yaşamaya devam eder, iş bulma konusunda başarısızlardır, hiçbir sorumluluğun altına girmez, kolay kolay beğenmezler, beğenseler bile bugün beğendiklerinden yarın vazgeçerler. Okulu uzatma eğilimi de sıkça görülür. Genelde ikili ilişkilerde işler ciddiye bindiği zaman uzaklaşıp kaçmayı seçerler. Sorumluluğun en ufak kırıntısı bile bu kişilere aşırı derecede rahatsızlık verdiği için aile kurmak, çocuk sahibi olmak gibi konular çok uzak durumlardır. Ayrıca bu kişilerin genelde iş boyutunda etraflarına anlattıkları büyük projeleri vardır fakat asla gerçekleştiremezler.

Özetleyecek olursak; her konuda bencil, sadece günü yaşamayı tercih eden uzun vadede plan yapmaktan kaçınan insanlardır.

 

Hayatımızdaki Peter Pan’ları bulduğumuza göre Peter Pan’ların bu hayatı bilinçli bir şekilde mi seçtiklerine ya da bu hayata mı yönlendirildiklerine bir göz atalım derim.

Bu kişiler çocukluklarından itibaren fazla korumacı ebeveynlerle büyürler. Özellikle anneleri tarafından her işleri yapılan, asla sorumluluk verilmeyen çocuklarda görülür. Hayatı boyunca sorumluluk almayan, her işleri annesi tarafından yapılan ve konfor alanından çıkmayan bu çocuklar haliyle biyolojik olarak büyüselerde ruhlarının büyümesini istemezler. Bu büyüme korkusu her şeyden vazgeçmeleri için yeterlidir.

Çocuklarımızı seviyoruz sanırken zarar veriyor olabilir miyiz?

Bu tip anne figürlerinin çocuklarına verdikleri sevgi aslında bencil bir sevgidir. Carl Jung bu anne figürünü “yutan anne” olarak tanımlamaktadır ve yutan annenin temel motivasyonunun korku ve bağımlılık olduğunu söylemektedir. Yutan anne her işini yaptığı çocuğuna sorumluluk vermeyerek kendine bağımlı hale getirmektedir. Bağımlılık durumu da koluna korkuyu takıp kapıda belirir. Bunca yanlış davranışın ardından da sendrom başlamış olur.

Kendi yaralarınızı sarmadan, kendi hayatınızı iyileştirmeden attığınız adımlar ve saf sevgi sandığınız şey; sizin olan fakat sizden bağımsız bireylerin hayatını yönlendirmektedir. Tabii Peter Pan sendromu olan kişinin, durumun farkına vardıktan sonra tedavi olup olmaması kendi tercihine kalmıştır.

Başta merak ettiğimiz soruya dönecek olursak bu kişilerin belli bir noktaya kadar yönlendirildiğini fakat belli bir noktadan sonra da tercihin kişiye kaldığını söyleyebiliriz.

Anlattıklarıma neredeyse tamı tamına uyan bir örnekle sona yaklaşmak istiyorum. Hepimizin elbet bir sahnesini bildiği, eğlendiği, sevdiği “Hababam Sınıfı”. Sınıftaki öğrencileri biraz göz önüne getirelim. Okulun en haylaz sınıfı, sorumsuz, asla büyüdüklerini kabul etmeyen çocuklar ve yaşıtları okulu bitirmişte olsa bizimkiler liseyi bir türlü bitiremezler. Aslında okulu bitirememelerinin sebebi tembellikleri değil. Potansiyellerini kopyaya, okuldan kaçmaya ve türlü haylazlıklara harcamaları. Yutan anne figürünü de unutmayalım. Hababam sınıfındaki yutan anne figürü “Hafize Ana”dır. Hatırlarsınız ki çocukların yemeklerini yapan, çamaşırlarını yıkayan, hasta olduklarında onlara bakan hatta yeri geldiğinde okuldan kaçmalarına yardım eden, sigaralarını getiren kişi Hafize Ana’dır. Bunca konforun arasında çocuklar sorumluluk alıp okuldan mezun olmak, etraflarındaki; yaşlı, hayattan bıkmış, sürekli azarlayan, enerjilerini kaybetmiş öğretmenleri gibi birer yetişkin olmak istemedikleri için büyüyüp hayatın zorluklarıyla mücadele etmek istemezler. Yani hepsi aslında birer Peter Pan’dır.

Hababam Sınıfının yaratıcısı Rıfat Ilgaz’a bu hikâyeyi yazmasının amacı sorulduğunda eğitim sistemini eleştirmek oluğumu söyler. Yazılış amacının Peter Pan sendromuyla bir alakası olmasa da Hababam Sınıfı bu sendroma verebileceğimiz güzel bir örnektir.

Sevgili anne-babalar, sevgili anne-baba adayları, sevgili “sadece insan” olan siz; siz ve sizin her yapı taşınız ileride başka bir toplumu oluşturacak bağımsız bireyleri etkilemektedir. Kendinize arkadaş ya da çocuk büyütmemektesiniz, sizi çok seven sizin de onları çok sevdiğiniz bambaşka bireyler yetiştirdiğinizi ve ufacık adımların dünyayı değiştirebileceğini lütfen unutmayınız. Yarının bilinçli, sağlıklı ve bağımsız bireylerini yetiştirmek bizlerin elinde. Umarım ufakta olsa bir farkındalık yaratabilmişimdir. Okuduğunuz için teşekkür ederim…

Selensu TARAKÇI

KAYNAKÇA;

boylampsikiyatri.com/ peter pan sendromu

gonullupsikolog.org/ peter pan sendromu

portal/ hababam sınıfı felsefesi

 

 

 

 

Yorumlar (0)
Yorum yap