İç Dünyamızda Neler Oldu?

2022

 

Bu yılı tek bir cümleyle tanımlayacak olsam “tam bir savaş meydanıydı” derim. Sizin için meydan neresiydi, savaş kiminleydi bilemiyorum ama benim meydanımda savaşımda üç tarafı denizle çevrili bir kara parçasındaydı. Eminim yılın başında hepimiz yepyeni tertemiz kararlar almış, en derinimizden güzel temennilerde bulunmuş, hayalini kurduklarımızı dilemişizdir. İşte olanlar da olmayanlar da burada başlamıyor mu? Olanların hepsi bizim sayemizde mi? Sanmam. Olmayanların hepsi bizim yüzümüzden mi? Sanmam.

Yeri geldi gençliğimiz (ç)alındı, yeri geldi birkaç günlüğüne tam olarak genç hissettik. Yeri geldi hep birlikte güneşli günler için umutlandık, yeri geldi umutsuzluğumuzdan burnumuzun ucunu göremedik. Sonra hepimiz sıkıldık; aşık olmak çekti canımız, doyasıya yaşamak çekti, buraları terk edip gitmek çekti. Kimimiz aşık olduk, öyle bir aşık olduk ki içimiz doldu taştı sevgisizlerin gözüne battı. Kimin kimi sevebileceğine karıştılar, şiddetin sevgi olduğuna inanmamızı beklediler, sevgimizi bile kendi kalıplarına sokmaya çalıştılar. Kimimiz doyasıya yaşamaya çalıştı cebimizdeki paranın her gün buhar olup uçmasına rağmen, yozlaşmış koca kafalı heykellerin arasında; içtiği bir keyif kahvesinin hesabının sorulmasına rağmen. Kimimiz buraları terk edip gitti, en basitinden yaşayabilmek için, belki de sadece nefes alabilmek için. Bize bırakılan en güzel mirasın içinde bizi boğacak kadar kötüydüler çünkü.

Yarınımı görememek benim içimde bir savaştı. Bugünüm şüpheliyken, yarınım yok oldu. Koskoca bir gençlik yarının derinliğinde değil de bugünün sığ düşüncelerinde boğuldu.

Karıncaların etrafına herhangi bir şeyle çember çizerseniz karıncalar o çemberin içinden çıkamazmış. Karıncalara benzetildik eğer etrafımıza yozlaşmış koca kafalı heykeller kurallarıyla çember çizerlerse çıkamayız sandılar. Evlenme yaşından kadın haklarına, doktorun-öğretmenin-işçinin hakkından hayvanların yaşam alanlarına, kimin hangi haberi yapabileceğinden konuşabileceklerimize ve yargılanabilirliğimize kadar…. Çizildik, belirlendik. Tabii…

Hepsini her şeyi konuşacağız. Çocukların; evlenemeyeceğini, tacize uğramayacağını. Kadınların; her yerde her alanda var olduklarını, katillerinin sokaklarda dolaşamayacaklarını, kadın cinayetlerinin meşrulaştırılamayacağını. Çalışanın; mesleğinin ve kimliğinin bir önemi olmadan haklarının verilmesi gerektiğini. Hayvanların; öldürülemeyeceğini, tecavüze uğrayamayacağını. Medyanın ve halkın; susturulamayacağını, düşünce özgürlüğümüzün kısıtlanamayacağını ve bu yüzden yargılanamayacağımızı. Hepsini, her şeyi konuşacağız ve tutsak edildiğimiz heykellerin arasından geçip gideceğiz sanki yokmuşçasına.

Bu yıl olmayan çok şey varmış ama bu olmayanları olduramayacağımız anlamına gelmiyor elbet, geçecek…

 

SELENSU TARAKÇI

 

 

Yorumlar (0)
Yorum yap