Parfüm Değil Naftalin

0 2.670

         Bu çağ, koca bi hüzne seyirci kalmanın utancından başka bi şey değil, Neden mi? Eskilerin “yar” dediğine şimdikler “manita” diyor. Eskilerin “naz” dediğine şimdikiler “trip” diyor. Eskilerin “sevda” dediğine şimdikiler “ilişki” diyor. Eskilerin “mahbub” dediğine şimdikiler “kanka” diyor. Eskiler bakmaya kıyamazken şimdikiler canına kıyıyor. Farsçada dil, “gönül” demek ve bozulan sadece lisan değil dilimiz de oldu. Eskiler, hepimizin hatırlayınca yüzünde yeis oluşturan ölümler bütünü. Saatini hiç bilmediğimiz bir zamandan geçiyoruz hepimiz. Bu yüzden çok eskiden rastlaşmak isterdim bazı şeylerle.  Tuzu kuru olanın ötekinin halinden anlamadığı, hemen yanındaki kişinin senin ne durumda olduğunu görmediği, görse de kendini düşünmekten zaman ayırıp ilgilenmediği bi çağı yaşıyoruz. Şu teknoloji çağı geldiği gibi kapansa ya.Yahu kimse kimsenin gözüne bakmıyor. Herkes yolunu şaşırmış.

Her birimiz bi önceki seneyi özlüyoruz. Bundan bi öncekini. Seneye de mesela bu seneyi özleyeceğiz. Tazeliğini yitiren her şeyin kuyruğu olma durumu söz konusu. İnsan kaybettiklerinin delisi gerçekten. Kıymetini bilmediğimiz her şeyi kaybediyoruz. Çünkü hiçbirimizin içinde, derinliklerinde bi denetleme mekanizması yok. Hal böyle olunca; olguları, hisleri, vakaları tartamıyoruz. 20 yıl sonra şu an çocuk olanlara sorsak mesela onlar da şu anı özlerler. Ama bundan bahsetmiyorum, konu ciddi.

Baştan alalım.

Dünya bi garip. Üzerinde hiç bir şey yolunda gitmiyor. Umrunda değil milyonlarca yıldır dönüp duruyor. Yahu kardeşim bi dur. Tanrı tarafından taşımakla görevlendirildiğin bu şizofrenik insanlık var ya, çürüyor. Hiç mi umrunda değil? Üzerinden roket fırlatıp seni terk ediyoruz, başka gezegen arıyoruz yaşamak için ama yanı başımızda yanan komşuya gitmek zor geliyor en sağlam kemiğimize. Dünya, bi dur. Sen saatte bilmem kaç kilometre hızla dönüyorsun, nereye yetişiyorsun onu da hiç anlamış değilim ama İnsanlık çürüyor.

Mürekkebi bitmiş daktilo gibiyiz her birimiz. Hiç birimizin cüzdanında sevdiği kişinin fotoğrafı yok,mesela hiç birimiz mektup pulunun tadını bilmiyoruz ya da hiç birimiz tebrik kartı atmıyoruz kimseye, hiç birimiz postanede mektup göndermek için sıra beklemiyoruz artık, çünkü artık postanelerde mektup sırası olmuyor. Zaten yakında postaneyi de kaldırırlar, kuryeler alır yerini. Mesela temiz nevresimlerimiz artık naftalin değil parfümlü yumuşatıcı kokuyor. Marketten bir yoğurt alıyorsun, ömrü bir ay. Eskiden üç güne ekşiyen yoğurt artık bir ay mevsimlik çiçek gibi tazeliğini koruyor. Bir ayın sonunda da ekşimiyor direkt bozuluyor, hal böyle olunca ekşimiş yoğurttan ayran bile yapılamıyor artık. Ayranların bile eski tadı yok yani. Radyolarda kadife sesli sanatçılar yok artık, siyah beyaz kenarı zikzaklı fotoğraflar yok. Komşunun çiçeğini sulayan teyzeler yok, çünkü komşu yok. Jilet gibi delikanlıların gömleklerinin ceplerinde karanfil yok artık. Bırakın karanfilin yokluğunu karanfilin biçimini bile bilmiyoruz. Biraz sevilip çokça unutuluyoruz artık. Anacım, gencecik kızların çeyizlerinden kaneviçeler kalktı. Aniden çeyizlere bile en yeni tabirle bi “güncelleme” geldi. Kar bile doğru düzgün yağmıyor artık. Yağmur desen yarısı radyasyon zaten. Güneş “D” vitamini vermiyor, mübarek direkt kavuruyor.

Parfüm değil naftalin kokmak istiyorum ben. Her ay düzenli para yatırıp farklı farklı istediğim şarkıları dinlemek değil de kasetçiden bi kere para verip sürekli aynı şarkıları dinlemek istiyorum. Erdoğan’ın Putin ile yaptığı görüşmenin sonuçlarını Twitterdan değil de gazeteden okumak istiyorum ben. Dijital baskılı kumaşlardan değil de eski un çuvallarından minder dikmek istiyorum evime. Ankaranın o ayazında bilmem kaç para verdiğim yarısı polyester kazağımı değil de elimle iki haftada ördüğüm yün kazağımı giymek istiyorum. O aylardır hazırlandığım sınavı geçince komşulara lokma dağıtmak istiyorum ben, komşunun adını bilmemeyi değil. Bir hafta boyunca gözüm pencerede postacı ağabeyi beklemek istiyorum mektubumu getirsin diye. Gece 12.00’ den sonra elektrik gitsin mesela. Gaz lambasında kitap okuyalım tatlı tatlı. Nolmuş yani?

Bana bi 45’lik lütfen. Plak ya da tabanca…

Gamze Ç. AKTAŞ

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.