“Olmak ya da Olmamak, İşte Bütün Mesele Bu!”

W. Shakespeare’dan EDK’ya

0 2.983

Hayat, bir canlının doğumuyla başlar ve sonsuzluğa kadar uzanan bir belirsizlik mi, yoksa farkında olmadan bir ömür boyu mücadele etmek midir? Kendini bulup, hayatta bir yer edinmeye çalışmak mıdır?

Hayatı, her birimiz yaşadıklarımızla tanımlarız; yeni doğan bir bebek bile, ilk nefesini aldığı anda varoluşunun temellerini atar. Hepimizin hayatta bir varoluş hikayesi bulunmaktadır. Kelimenin ifadesi değişse de anlamı değişmez.

Varoluş, var olmak, gerçeklik…

Literatürde, bir canlının hayatını sürdürmesi, var olmak olarak tanımlanır ancak, var olmak sadece var olmakla sınırlı değildir; bir canlının kendi varlığının farkında olması, varoluşunu anlamlandırması ve hayatına anlam katmasıdır. Her birey yaşanan olaylarla, hayata bakış açısıyla kendi varoluşunun anlamını kendisi belirler… Kendini keşfetme yolculuğunu başlatan nedenler çeşitlidir ve bu yolculuğa başlamadan önce, birey öncelikle kendi özünü keşfetmeli ve iç dünyasında kendini aramalıdır.

Bir kişinin hem zihinsel hem de fiziksel olarak kendini esir alan bu içsel mücadelenin, bir nefes kadar önemli olduğunu söylesem… Bireyin kendini gerçekleştirmesi, yaşam boyu zihinsel sağlığını koruması, yaşam amacını bulması ve evrene karşı anlamlı bir bakış açısı geliştirmesi, yaşamını bu yönde sürdürmesine yardımcı olur. Var olmak, sadece fiziksel olarak var olmakla kalmaz, bir varlığın arkasındaki ruhsal varoluşu da içerir.

Her biri birer mücadeledir. Fiziksel varoluş, bir bireyin doğumundan ölümüne kadar fiziksel varlığının somut bir şekilde ortaya çıkmasıdır; bir insanın hayatını sürdürmesine ve dünyayı deneyimlemesine olanak tanır.

Fiziksel varlığın ardından ruhsal varlık gelir. Duygular, düşünceler, inançlar yani soyut kavramlar. İnsanın kendisiyle yüzleştiği, kendini bulduğu ve içsel ile dışsal dünyasında yaşadığı tüm deneyimlere nasıl baktığını ifade eder.

Hayat ile insan arasındaki bu mücadelede, bazılarımız savaşı kazanırken, bazılarımız ise yenilgiye uğrayıp sömürülmeye mahkûm olabilir. Kendi mücadelemizde barışı sağlamak, değişiklik yapmayı denemek ve değişmeyen şeyleri kabul etmek gerekir.

Kendi içimizde dönen bu kısır döngü, iç savaşımızdır. Hepimiz, geniş evrende kendi yerimizi, kendi dünyamızı arıyoruz; aradığımız dünya belki de kendi varlığımızın ta kendisidir…

 

                                                                                                                                            Emine Dudu KAYA

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.