Ağıtçılar

0 1.699

Anadolu’da düğün merasimlerinin de cenaze merasimlerinin de yerine getirilmesi gereken katı gelenekleri mevcut. Mesela Tavşanlı(Kütahya)’da insanlar evlenebilmesi için gelinin kilosu kadar altın vermesi gerekiyor. Ya da Bursa’da cenaze   sahibinin ölümün getirdiği acı ile yürüyemez haldeyken birilerine cantık dağıtması gerekebiliyor. (kesin olarak bildiklerim üzere verdiğim örneklerdir, bu geleneklerin başka yerde de var olmadığı anlamını taşımaz) Gelenekler kimi zaman iyi niyetin sonucu ortaya çıksa da, örneğini verdiklerimden yola çıkarsak çoğu zaman da kişiler için sevincini ya da hüznünü yaşatmaktan alı koyan angaryalar haline geliyor. Yakın tarihimizde Anadolu’nun tümünde yer etmiş bir gelenek var ki altın meselesini gölgede bırakıyor. O da cenaze evinde parayla ağıtçı tutmak. Cenaze evlerinde ölen kişinin ardından yakılan ağıtlar bir dönem Anadolu’da bu işi meslek haline getiren ağıtçılar tarafından yakılırmış. 3-4 kişilik gruplardan oluşan ağıtçılar, vefat eden kişinin nasıl öldüğünü, kişisel özelliklerini ve bir parça eşyasını alıp cenaze evinde bu materyalleri kullanarak ağıtlar yakarlarmış. Bu işi meslek haline getiren ağıtçılar alanında öyle iyiymiş ki bilmeyen bir kişi bu kadınları ölen kişinin annesi, kardeşi zannedermiş.  Anadolu’nun birçok bölgesinde her cenaze evlerinin vazgeçilmezleri haline gelmişler. Hatta bu durum artık bir kural kaide gibi yer etmiş ki ölen her kişinin ardından ağıt yakmak zorunlu hale gelmiş. Eğer kişinin ardından yakılmaz ise sevdiklerinin ona sahip çıkmadığı düşünülür arkasından “garip gitti” denirmiş.

Kişilerin acı çektikleri için değil de para kazanmak için ağlaması, ağlatılması, üzüntü dile getirmesi; herkesin tüm bunları bildiği halde bu durumdan haz alması ve tüm bunları yapmadığın zaman da sanki cenaze namazı kılınmamış gibi tepki gösterilmesi, oldukça garip geliyor. Ağıtçıların son temsilcileri Kayseri ve Sivas’ta bulunuyor gelenek artık yok olmaya yüz tutmuş halde de denilebilir. Ancak gelenek her ne kadar devamlılığını koruyamasa da bugün hala dillerde olan birçok türkü bu ağıtçıların ortaya çıkardığı eserlerden türemiş, hatta ağıtçılar ve ağıtlar akademik çalışmalara da konu olmuş.

Ağıtın konu alındığı bu yazıyı okuyan herkesin bildiği bir ağıt(sagu) da var ki mezara kadar ezberimizde olacağına inanıyorum. Bu ağıtı hatırlatmak için size küçük bir ipucu “Alp Er Tunga öldi mü?”

Kaynak:

Balıkesir Çepnilerinde ağıt geleneği ve ağıtçı kadınlar, Halil İbrahim Şahin, Dergipark

Ağıtçılık, Sabah

Kırk Kere İsmail

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.