Kim – Benlik – Kimlik

0 2.388

Yaşamın tüm güzelliğini(!) örten bir karamsarlık mı yoksa yine örtülü bir kandırmaca mı bu tavır?

Kalabalığın içerisinde ama herkesin dışında hissediyor musunuz kendinizi?

Sahip çıkılmak için hiçbir yere teslim oldunuz mu?

Peki ya evinizdeki ortam ile bugünkü havanız benzer mi?

Kavganın ve sesin içerisinde yılgın mısınız güçlü mü?

Kim olduğunuzu net bir şekilde tanımlayabiliyor musunuz?

Sınırları belli mi yoksa ütopik uçsuz bucaksız bir devran mı sizinki?

Uçlarda mısınız sıradan mı?

Seviyor musunuz zorluyor musunuz?

Rüyalarınız gündüz ile ne kadar barışık?

Yalnızlığınız ne kadar sosyal?

“Acaba” dediklerinizin sayısı ruhunuzdan fazla mı?

Satırlardan, mısralardan ve ezgilerden korkuyor musunuz?

Durun, hemen cevap vermeyin lütfen. Zira tüm bunlar anlık değil ömürlük sorular. Ve hiç bu soruları sormadıysanız kendinize demek ki hayatınızdan çok memnunsunuz. Ne mutlu… Sakın yanlış anlamayın bir yargı değil sadece bir yorum bu satırlar. Aşağılamak, yüceltmek ya da kutsamak değil kimseyi hiçbir şeyi. Acaba kimlik tespitimizi yapabiliyor muyuz? Mutluluklarımız ve boş vermişliklerimiz ile biz kimiz?

Fikirlerin ya da insanların çatıştığı gündemlere ilişkin bir hayat yaşıyoruz. Dini hassasiyetlerin yılın başı ya da sonu, kutsal günlerdeki virgüllü dualar ve birkaç şekil ile ölçüldüğü bir düzen kurmuş ve ona tabi olmuşuz. Heyecan veyahut geçiştirme kaynaklarımız belki sorulmamış sorular kadar saklı. Üzüntü ve acılarımız ise tam bir seçicilik üzerinde; mağdur seçicilik, ölü seçicilik. Bizden olan ve olmayana karşı tepkilerimiz son derece değişken. Mağdur ya da ölüleri seçerken aynı zamanda seviyoruz da. Yani aslında ölü seviciyiz de. Bizden olmayanın “olma” şansı asla yok mu?

Peki ya biz kim, onlar kim? Bizi biz yapan ile onları bizden gayrı yapan şey ne? Onlar kim? Bir saniye, bu kadarı ağır gelmiş olabilir. Sorular manzumesi olarak sıkıcı bir halde de görülebilir. Fakat hiç kendinize üst üste sorular sorma ve ben kimim deme cesaretini gösterebildiniz mi hiç?

Sormadan, sorgulamadan, şüphe etmeden, tanımadan, bilmeden var olmak hep bir yanını eksik bırakır vicdanın, idrakin. Sonuç olarak eksik kalan yine kendi hayatlarımız. Oysaki bir tatlı huzur almaya gelmemiş miydik bu dünyaya?

 

Ruhi varlıklarımızı teker teker asalım çamaşırlığa silkeleyerek

Her birini ince ince gözden geçirelim.

Pürü pak hale gelirken hepsi

Eksikleri görüp dokunalım kendimize.

Çok eksik ve kırışıksa ruhumuz

Temizlenmeyi tamamlamak adına

Kalplerimizin sıcaklığıyla ütüleyelim her benliğimizi…

 

Adını bilmediğimiz yaşayışlarımız kendiliğinden çatışıyor ve gittikçe ötekileşiyor.

Gelin, “kim” olduğumuza “benlik” katalım ve “kimlik” inşa edelim…

 

Burak B.

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.