Nerede O Eski Mutlu Bayramlar?

0 4.489

Bayram kelime anlamı olarak “sevinçli ve kutlu gün” anlamına gelmektedir. Bayram, toplumun belirli bir dönemde ortaklaşa kutladığı, özel anlam ve önemi olan dini, kültürel veya ulusal bir etkinliktir. Bayramlar, insanların bir araya gelerek sevinçlerini paylaştıkları, birbirlerine hediye verip yardımlaştıkları, özellikle aile ve dostluk bağlarının güçlendiği özel günlerdir. Bayram kelimesi, Arapça “bayram” kökünden gelmektedir ve “dönüşmek, geri dönmek” anlamlarına gelir. Bayramlar, yılın belli dönemlerinde tekrarlanan ve insanların hayatında önemli bir yeri olan kutlamalardır.


Türklerin tarih boyunca kutladığı bazı bayramlar şunlardır:

1. Nevruz: Baharın gelişini kutlamak amacıyla kutlanan eski bir Türk bayramıdır.

2. Hıdrellez: Mayıs ayının ilk yarısında kutlanan ve baharın gelişini simgeleyen bir bayramdır. Bu bayramda dilekler bir kâğıda yazılır ve para ile birlikte gülün dibine bırakılır. Dileklerin gerçek olacağına inanılır. Günümüzde pek kutlanmasa bile gül dibine dilek ve para bırakma adeti bazı kesimlerce devam etmektedir.

3. Kurak: Yaz aylarında düzenlenen bir tarım bayramıdır.

4. Teşrin-i Sani Bayramı: Ekim ayının sonunda düzenlenen bir hasat bayramıdır.

5. Kış Bayramı: Kış mevsiminin başlangıcını kutlamak amacıyla düzenlenen bir bayramdır.

6. Yeni Yıl: 1 Ocak tarihinde kutlanan bir bayramdır. Türkler, İslamiyet öncesi dönemde de yeni yıl kutlamaları yapmışlardır.

Günümüzde ise Türkiye’de resmi olarak kutlanan dini bayramlar Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı’dır.Ramazan Bayramı, Ramazan ayının bitimini kutlamak için 1-3 gün boyunca kutlanırken, Kurban Bayramı kurban kesilerek 4 gün boyunca kutlanmaktadır.

Bayramlar, geçmişte veya günümüzde bazıları unutulan ya da farklı bir şekilde kutlanan özel günlerdir. Bu bayramlar, genellikle dini, kültürel veya tarihi olaylarla ilişkilidir ve insanların bu olayları kutlama, anma veya onurlandırma yolu olarak kullanılır.

Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kutlanan Ramazan Bayramı, İslam dininin en önemli bayramlarından biridir ve oruç tutma dönemi sonunda kutlanır. Bayramın ilk günü, camilerde özel bir namaz kılınır ve sonra insanlar birbirlerine bayram tebrikleri sunarlar. Geleneksel olarak, aileler ve arkadaşlar bir araya gelerek bayram yemeği yerler ve birbirlerine hediyeler verirler.

Geleneksel olarak Türk kültüründe kutlanan bir başka bayram ise Kurban Bayramı’dır. Bu bayramda, Müslümanlar, İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etme olayını anarlar. Bayram boyunca, insanlar kurbanlık hayvanları kurban eder ve etlerini fakirlere dağıtırlar. İslam dininde önemli bir yeri olan hayvan kurban etme ibadeti özellikle Müslüman olmayanlar ve hayvanseverler tarafından eleştirilmektedir.

Ancak eski bayramlar, kültürlerin ve toplumların modernleşmesi ile birlikte değişime uğramış veya tamamen unutulmuştur. Lakin tüm bunlara rağmengeçmişte kutlanan bayramlar, o dönemin insanları ve yaşam tarzları hakkında bize birçok bilgi verir ve kültür mirası açısından da önemlidir.

Ramazan Bayramı’nda, oruç tutmanın ve ibadetin yanı sırahediye vermek, akraba ve komşuları ziyaret etmek de önemlidir. Ancak bazen bu ziyaretler ve hediyeler, maddi anlamda gösterişe dönüşebilir ve bayramın asıl amacı gölgelenebilir, bu hususa dikkat etmekte yarar vardır.

Kurban Bayramı’nda ise, kurban kesme ritüeli önemli bir yer tutar. Ancak bazen bu ritüel, hayvan haklarını suistimal eden insanlar tarafından kötüye kullanılabilir. Ayrıca bayramın dayanışma ve paylaşma ruhunu yansıtmak için kurban etinin paylaşılması da önemlidir.

Dini bayramlarda unutulan önemli bir unsur da diğer dinler ve kültürlerle olan ortaklıktır. Bayram sadece Müslümanlara özgü değildir, diğer dine mensup kişiler de dini bayram kutlamaktadır. Bayramların gerçek anlamını anlamak ve kutlamak için, diğer dinlerin bayramlarına saygı göstermek ve onlarla empati kurmak da önemlidir. Müslüman olmayanların kutladığı bazı önemli dini bayramlar ise şunlardır:

Hristiyanlık: Noel, Paskalya, Aziz Patrick Günü

Yahudilik: Pesah, Yom Kippur, Hanuka

Hinduizm: Diwali, Holi, Navratri

Budizm: Vesak, Asalha Puja, Uposatha

Bayram denince akla ilk olarak; harçlıklar, el öpmek, Türk kahvesi, çikolata-lokum, tatlılar (özellikle de ev baklavası) kolonya ve bayramlık gelir. Günler öncesinden evlerde bayram temizlikleri yapılır, halılardan perdelere her şey yıkanır, bütün ev havalandırılırdı. Yine günler öncesindenkolonya, şeker, kahve ve çay gibi ihtiyaçlar ile birlikteçocuklara verilecek hediyeler alınır. Arife günü mezarlıklara gidilerek kabirler ziyaret edilir, dualar okunurve çiçekler sulanır. Bayram sabahı erkenden kalkılır, evinerkekleri bayram namazı için camiye gider, evde kalanlarise kahvaltı sofrasını hazırlarken çocuklar bayramlıklarını giyer. Cami dönüşü, bayramlaşmak için sıraya girilir, büyüklerin elleri öpülür, küçükler kolonya ve şeker ikram ederler. Hep birlikte önceleri yer sofrasında hazırlanırken günümüzde masada hazırlanan kahvaltılar yapılır. Küsler barışır, dargınlar barıştırılır. Bayram ziyaretinde evlerine gelenlere önceden hazırlanan mendil, çorap gibi hediyeler ve para verilir. Çocuklar kapı kapı dolaşarak bayram harçlığı toplar.

Bayram ziyaretlerinin olmazsa olmaz geleneklerinden biri büyüklerimizin elini öpmektir. Aile arasında ‘bayramlaşmak’ olarak da geçen bu alışkanlık, aslında asırlardır varlığını korumaktadır. El öpülmesinin sebebi ise yaşça büyük olan büyüklere duyulan saygıyı ifade etme biçimidir. Büyüklerin eli öpülüp başa koyulduğu zaman onlara bir nevi ‘Başımın üstünde yerin var’ denmiş olunur.El öpmek, bilinenin aksine, yalnızca Türk kültüründe yoktur, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya gibi farklı coğrafyalarda da el öpme adeti vardır.

Bayramlarda mendil verilme sebebi ise eski bir geleneğe dayanmaktadır, Osmanlı’nın özellikle konaklarda yaşayan kesiminde çocuklara harçlık verdiklerinin etraf tarafından duyulmasını istemedikleri için yani gösterişten uzak durmak için harçlıklar açıktan verilmez, bir mendile sarılarak verilirdi.

Eskiden bayramlaşmaya gelen misafirlere kahve ikram edilir ve yanında da mutlaka su getirilirdi. Misafir, öncekahveyi alırsa tok, suyu alır ise aç anlamına gelirdi. Bu da ev sahibinin misafirlerine yapacağı ikramı buna göre düzenlemesine olanak sağlardı.

Eski bayramlarda, çocuklar toplanarak bir çanağa mum koyarak kapı kapı dolaşırdı, komşularının kapılarının önüne gelip, hep bir ağızdan tekerlemeler söyleyerek harçlık toplarlardı.

Günümüzde teknolojinin yaygınlaşması ve yaşam şartlarının değişmesiyle birlikte bazı bayram aktiviteleri unutulmaya başlanmıştır. İşte bunlardan bazıları:

Bayramlaşmaya geleceklere ikram edilecek tatlılar, pastahaneden hazır alınmaz, baklavalar ve börekler ile yaprak sarmaları ve hoşaflar evde hazırlanırdı. Günümüzde ise artık her şey hazır alınmakta.

 

Aileler ve komşular bir araya gelerek toplu yemek davetleri düzenlerlerdi, ancak günümüzde herkesin farklı yaşam tarzları ve işleri olması sebebiyle bu türtoplu yemekler pek yapılamaz oldu. Özellikle pandemi sürecinin yaratmış olduğu sağlık problemleri hala daha insanları bayramlarda bile tedirgin etmektedir. Nitekim artık bayramlarda ana-baba, eş-dost ziyaretlerinin yerini tatil beldelerine kaçış aldı.

Çocuklar eskiden bayramlarda bir araya gelerek sokak oyunları oynarlardı. Ancak bugün teknolojinin vermiş olduğu imkanlar ile çocukların büyük bir kısmı bilgisayar, telefon ve tabletlerle vakit geçirmeyi tercih etmekte. Eskiden bilgisayar başında oynanan oyunlar yerine sokakta çelik çomak, misket, kuyu kazmaca, kovalamaca, dokuz kiremit, saklambaç, evcilik gibi oyunlar oynanırdı.

 

Eskiden bayramlarda insanlar birbirlerine el yapımı hediyeler verirlerdi. Ancak bugün insanlar daha çok hazır hediyeleri tercih ediyorlar ya da hiç hediye tercih etmiyorlar.

 

Bayramlarda şenlikler, festivaller düzenlenir, konserler verilirdi. Ancak günümüzde pek şenlik düzenlenmemektedir.

Kahvaltıdan sonra hemen sokağa çıkılır, kapı kapıbütün komşular, akrabalar ziyaret edilir, elleri öpülürdü. Büyükler de çocuklara harçlık, şeker, mendil verirdi. Hatta çocuklar bol harçlık veren komşuyu diğer çocuklara haber verirdi ve o komşunun bayram boyunca kapısı çocuklardan geçilmezdi.

Çocuklar topladıkları bayram harçlıklarıyla sokaktakiseyyar satıcılardan pamuk helva, kâğıt helva, elma şekeri, horoz şekeri, macun ve balon alırlardı. Mahalle bakkalından da Arap kızı sakızı (sonraki dönemlerde ”Tipitip” sakızlar) alınırdı, torpiller, laklaklar, çatapatlar, mantar tabancalar ve maytaplar sokakları inletirdi. Artık günümüzde sokaklar araba seslerinden geçilmez olmuş, sokak başlarında da pamuk helva, kâğıt helva, balon, elma şekeri, macun, çatapat ve maytap gibi ürünleri satan seyyar satıcılarda bulunmaz olmuştur.

Bayramda uzaktaki yakınlarının bayramını kutlamakisteyenler, PTT’ye gider, manyetolu telefonla bağlanıp bayramlarını kutlarlardı.

 

Uzaktaki yakınlarla dost ve akrabalar günler öncesi hatırlanır. Postane önlerinde açılan tezgahlardan seçilen bayram tebrik kartlarına cümleler yazılarak gönderilirdi ya da içinde fotoğrafların olduğu kartpostallar gönderilirdi. Ancak günümüzde hepsinin yerini telefonla yapılan bayramlaşmalar aldı.

O dönemlerde lambalı pilli radyolar tam bir eğlence kaynağıydı. Sonraları tek kanallı siyah beyaztelevizyonlar, ardından da günümüzdeki gibi çok kanallı renkli televizyonlarda yayınlanan “Bayram Özel Eğlence Programları” izlenir oldu.

Bayram sabahı erkenden sevinçle, coşkuyla kalkılır, yeni elbiseler giyilirdi. Eskiden çocuklar yeni bir giysi veya oyuncak istediğinde onlara ”Bayrama az kaldı” denirdi ve bu çocukları heyecanlandırırdı, şimdilerde ise çocuklar ne isterse hemen alınmakta. Belki de bu sebepten ötürüdür ki o dönemler bayramlıklar daha da kıymetliydi.

Şimdiki gibi her gün duş alma fırsatı olmadığı için özellikle bayramın arife gününde banyo yapılır, bayramlıklar ütülenir, mutlaka yatağın başucuna konurdu, hatta çocuklar birkaç kez yerlerinde duruyor mu diye kontrol ederlerdi.

O dönemlerde el öpenler daha çoktu, yaşlıların kapısı daha fazla çalınırdı pencerelerden çocuk sesleri duyulurdu, bütün mahalleli birbiriyle bayramlaşırdı.Günümüzde ise betonlaşmış yapıların oluşturduğu samimiyetten uzak bir dünyada yaşamaktayız.

Mutlaka bayram sabahı top atışı yapılır ve bayramın geldiği müjdelenirdi. Ancak günümüzde hala top atışı yapılan yerler bulunmaktadır.
Şehir meydanlarında bayram çadırları kurulur, gösteriler düzenlenir, muhakkak ki Karagöz-Hacivat orta oyunu oynatılırdı.

 

Eskiden mahalleye seyyar salıncak gelirdi ve tüm çocuklar sırayla bu salıncağa binerlerdi.

 

Önceleri bayram davulcuları mahalleleri gezerek oruç tutanları sahura kaldırıp bahşiş toplarlardı. Oruç süreci bittikten sonra bayramda da bahşiş toplamakiçin tek tek bütün dükkanları dolaşırdı. Bu alışkanlıkgünümüzde bazı küçük şehir ve ilçelerde halen devam etmektedir.

1946’dan 1995′e kadar sadece bayramlarda çıkarılanBayram Gazetesi olurdu hem bir dayanışma örneği olur hem de bayramın geldiğinin habercisi mahiyetinde olurdu.

 

Eskiden bayramlar yetişkinlerden çok çocukların bayramlarıydı mahalleler çocuklardan geçişmezdi, çocuklar mahallelerde çeşitli oyunlar oynarlardı. Bazı popüler oyunlar şunlardır:

Cirit oyunu: Türk kültüründe oldukça popüler olan cirit oyunu, atlı sporları içinde yer almaktadır. Genellikle bayramlarda toplumun gençleri arasında oynanır.

Sallama oyunu: Sallama oyunu, Türkiye’nin birçok bölgesinde bayramlarda oynanır. Birçok kişi arasında oynanabilen bu oyun, bir sandalyeye oturarak yapılır. Oyunun amacı, sandalyeden düşmeden sallanmaktır.

Seksek oyunu: Seksek oyunu, çocukların bayramlarda oynadığı en popüler oyunlardan biridir. Basit malzemelerle oynanabilen bu oyun, çocukların el becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.

Kız kaçırma oyunu: Türk kültüründe geleneksel bir oyun olan kız kaçırma, bayramlarda toplumun gençleri arasında popülerdir. İki grup arasında yapılan bu oyun, kaçırma ve kurtarma gibi aksiyon dolu sahneler içerir.

Keşkek oyunu: Keşkek oyunu, Türkiye’nin birçok bölgesinde bayramlarda oynanır. Bu oyunun amacı, keşkeği en iyi şekilde pişirerek kazanmaktır. Oyuncular bir araya gelerek, bir kazanda keşkek pişirirler ve sonra en iyi keşkeği yapan kişi seçilir.

Topaç oyunu: Topaç, Türkiye’nin birçok bölgesinde çocukların bayramlarda oynadığı popüler bir oyuncaktır.Çocuklar, topacı ip çekerek döndürürler ve sonra çeşitli figürler yaparlar.

Özellikle, gelişen teknolojiyle birlikte değişen insanların,bayramları adetine göre yaşamakta ciddi sorunları olduğu aşikâr, hatta belki de gelecek nesiller şu an uygulanan gelenekleri bile hatırlamayacaklar. Tüm bu kültürel aktivitelerin unutulmasıyla birlikte bayramların ruhu ve anlamı da biraz kaybolmuştur. Lakin yine de bu alışkanlıkların tamamını olmasa bile bir kısmını devam ettirerek bayram sevincini doyasıya yaşayanlar da mevcuttur.

Kısacası herkesin ”Nerede o eski bayramlar” dediği bir dönemde yaşamaktayız, bunu her söylediğimizde içimiz nostalji özlemi ile dolup taşmakta ve zamanı geriye alamadığımız aklımıza gelmekte. Bu sebepten dolayı bayramı doyasıya yaşamak, kültürümüze sahip çıkmak, sevdiklerimizi ve özellikle çocukları sevindirmek gerekmektedir.

Nice samimi ve kültürden uzak olmayan bayramlar görmek dileğiyle, mutlu bayramlar… J

Berkan YAYLA

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.