Küreselleşme ve Uluslararası Sistem: Dönüşen Dinamikler

Global disorder collapse online by Ingram Pinn
0 1.080

Küreselleşme, dünya genelinde ekonomik, sosyal, kültürel ve politik alanlarda artan bir entegrasyon ve etkileşim sürecidir. Bu süreç, uzak coğrafyalardaki ekonomiler, kültürler ve toplumlar arasındaki etkileşimi artırarak dünyayı daha küçük, daha bağlantılı ve daha birbirine bağımlı hale getirir. Küreselleşme, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, serbest ticaret politikaları, uluslararası finansal akışlar, kültürel etkileşimler ve uluslararası kuruluşlar gibi faktörlerin etkileşimiyle gerçekleşir.

Küreselleşme sürecinin temel özellikleri şunlardır:

Serbest Ticaret ve Yatırım: Ülkeler arasındaki ticaret engellerinin kaldırılması ve serbest piyasa ekonomilerine geçiş, küresel ticaretin artmasına ve uluslararası yatırımların artmasına yol açmıştır.

Teknolojik İlerleme: Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, dünya genelindeki iletişimi kolaylaştırarak insanları, şirketleri ve devletleri daha yakın bir şekilde bir araya getirmiştir.

Ulaşım ve Lojistik İmkanlarının Gelişimi: Ulaşımın ve lojistiğin iyileşmesi, mal ve hizmetlerin daha hızlı ve daha uygun maliyetli bir şekilde dünya genelinde taşınmasına olanak tanımıştır.

Finansal Entegrasyon: Uluslararası finansal piyasaların entegrasyonu, sermaye akışlarını artırmış ve finansal piyasalardaki olayların bir ülkeden diğerine hızla yayılmasına yol açmıştır.

Kültürel Etkileşim: Küreselleşme, farklı kültürler arasındaki etkileşimi artırmış ve kültürel unsurların daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlamıştır. Kültürel ürünler, medya, eğlence ve moda küresel ölçekte paylaşılmaktadır.

Politik ve Ekonomik İşbirliği: Uluslararası kuruluşlar, anlaşmalar ve forumlar aracılığıyla ülkeler arası işbirliği artmıştır. Bu çabalar genellikle küresel sorunların çözümüne yöneliktir.

Küreselleşme, birçok avantajı beraberinde getirse de, aynı zamanda bazı zorlukları da beraberinde getirebilir. Gelir eşitsizliği, kültürel homojenleşme endişeleri, çevresel sorunlar ve bazı ülkelerin ekonomik olarak daha fazla etkilenmesi gibi konular, küreselleşme sürecinin eleştiri ve tartışma konuları arasındadır.

Günümüzdeki Uluslararası Sistem Nasıl?

Günümüzdeki uluslararası sistem, karmaşık ve dinamik bir yapıya sahiptir. Bu sistem, bir dizi uluslararası aktör, kuruluş ve devlet arasında gerçekleşen çeşitli ilişkileri içermektedir. Günümüz uluslararası sisteminin bazı temel özellikleri şunlardır:

Çok Kutuplu Yapı: Uluslararası sistem, güç dengesinin çok kutuplu bir şekilde dağıldığı bir yapıya sahiptir. Geleneksel olarak güçlü olan devletlerin yanı sıra, yükselen ekonomiler (örneğin Çin, Hindistan, Brezilya), bölgesel güçler ve uluslararası kuruluşlar da etkili bir rol oynamaktadır.

Ekonomik Entegrasyon: Küreselleşmeyle birlikte, uluslararası ekonomik entegrasyon daha da artmıştır. Uluslararası ticaret, yatırım ve finansal akışlar, devletlerin ekonomik politikalarını ve kalkınma stratejilerini etkilemektedir. Bölgeler arası ekonomik birleşme, örneğin Avrupa Birliği gibi, günümüz uluslararası sisteminin önemli bir özelliğidir.

 

Yeni Güvenlik Tehditleri: Uluslararası güvenlik dinamikleri, geleneksel askeri tehditlerin yanı sıra, siber güvenlik, terörizm, enerji güvenliği ve çevresel sorunlar gibi yeni tehditlerle de şekillenmektedir. Bu, uluslararası toplumu çeşitli güvenlik zorluklarıyla başa çıkmaya zorlamaktadır.

Çatışma ve İşbirliği: Uluslararası sistemde çatışma ve işbirliği bir arada var olmaktadır. Bölgesel çatışmalar, terör saldırıları ve çeşitli krizler devam etmekte, ancak aynı zamanda uluslararası işbirliği ve diplomasi çabaları da devam etmektedir.

Küresel Sorunlara Çözüm Arayışları: Günümüz uluslararası sistemi, küresel ölçekteki sorunlara çözüm bulma çabalarını içermektedir. İklim değişikliği, pandemiler, göç sorunları gibi küresel meseleler, devletler arası işbirliği gerektirmekte ve uluslararası kuruluşlar bu konularda önemli bir rol oynamaktadır.

Uluslararası Kuruluşların Rolü: Birçok uluslararası kuruluş, dünya genelinde politika oluşturma, işbirliği sağlama ve çeşitli konularda normlar belirleme açısından önemli roller üstlenmektedir. Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi kuruluşlar, uluslararası sistemin işleyişine etki etmektedir.

Teknoloji ve İletişim: Teknolojik gelişmeler, iletişim araçlarındaki ilerlemeler ve dijitalleşme, devletlerin ve aktörlerin daha hızlı bir şekilde etkileşimde bulunmasına olanak tanımaktadır. Ancak aynı zamanda siber güvenlik ve veri gizliliği gibi yeni zorlukları da beraberinde getirmiştir. Günümüz uluslararası sistemi, çeşitlilik ve karmaşıklık içinde evrilmekte olan bir yapıdır. Uluslararası ilişkiler, devletler arası ilişkilerin ötesine geçerek çoklu düzeyli, çok yönlü ve küresel bir karaktere sahiptir.

Küreselleşme Sürecindeki Yönetişim Nedir?

Küreselleşme sürecindeki yönetişim, ulusal sınırların ötesinde gerçekleşen ve çeşitli aktörlerin (devletler, uluslararası kuruluşlar, sivil toplum, özel sektör vb.) katılımını içeren karar alma ve yönetme süreçlerini ifade eder. Bu süreç, küresel düzeyde ortaya çıkan sorunlar ve fırsatlarla başa çıkmak için ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde işbirliği ve koordinasyonu içerir. Küreselleşme süreciyle birlikte, geleneksel ulusal yönetişim modelleri, daha karmaşık ve çok aktörlü bir yapıya evrilmiştir.

Küreselleşme sürecindeki yönetişimin ana unsurları şunlardır:

Çok Uluslu Katılım: Küreselleşme, devletler arası ilişkilerin ötesine geçmiş ve bir dizi farklı aktörün katılımını gerektiren bir süreci beraberinde getirmiştir. Uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, özel sektör şirketleri ve yerel yönetimler gibi farklı aktörler, küresel sorunların çözümünde etkili olabilmek için bir araya gelmektedir.

Uluslararası Kuruluşlar ve Anlaşmalar: Küresel yönetişim, uluslararası kuruluşların ve anlaşmaların etkili bir şekilde çalışmasını içerir. Bu, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi kuruluşlarla birlikte, iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma ve insan hakları gibi konuları ele alan uluslararası anlaşmaları içerir.

Sivil Toplum Katılımı: Küreselleşme sürecindeki yönetişimde sivil toplum örgütleri önemli bir rol oynamaktadır. Bu örgütler, küresel sorunlara duyarlılık yaratmak, politika oluşturmada katkıda bulunmak ve devletleri hesap verebilir kılmak adına çeşitli platformlarda etkinlik gösterirler.

İnsani Yardım ve Kriz Yönetimi: Küreselleşme, doğal afetler, salgın hastalıklar ve diğer kriz durumları gibi acil durumları ele almak için küresel düzeyde koordinasyonu zorunlu kılar. Bu, uluslararası yardım kuruluşları, devletler ve sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek hızlı ve etkili tepkiler vermesini gerektirir.

Teknoloji ve İletişim: Küreselleşme, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde dünyanın farklı bölgelerindeki aktörler arasında anında etkileşimi mümkün kılmıştır. Bu, küresel yönetişimin daha hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleşmesine olanak tanır.

Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevresel Yönetişim: Küresel yönetişim, sürdürülebilir kalkınma hedeflerini ve çevresel koruma çabalarını koordine etmeyi içerir. Uluslararası platformlarda, devletlerin, iş dünyasının ve sivil toplumunun bir araya gelerek çevresel sorunları ele alması ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması amaçlanır.

Bu unsurlar bir araya geldiğinde, küreselleşme sürecindeki yönetişim, ulusal sınırların ötesindeki karmaşık sorunlarla başa çıkmak için işbirliği ve koordinasyonu sağlamayı amaçlayan bir çerçeve oluşturur.

Küreselleşme ile Küresel Yönetişimin Farkı

Küreselleşme, dünya genelinde ekonomik, sosyal, kültürel ve politik süreçlerin giderek birbirine entegre olduğu ve ulusal sınırların önemini kaybettiği bir fenomendir. Küresel yönetişim, küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan karmaşık sorunlara çözüm üretebilmek için uluslararası kurumlar, devletler, sivil toplum örgütleri ve özel sektör arasındaki işbirliği ve etkileşimi ifade eder.

Küreselleşme, mal ve hizmet ticaretinde artış, sermaye hareketliliği, kültürel etkileşim, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve uluslararası ilişkilerdeki değişiklikler gibi bir dizi etkiye neden olmuştur. Küresel yönetişim, küresel sorunlarla başa çıkabilmek, çevresel sürdürülebilirlik, küresel sağlık, yoksulluk azaltma gibi konularda koordinasyon sağlamak için çeşitli düzeylerde kurumsal yapıları içerir.

Küreselleşme, genellikle ekonomik liberalizasyon, serbest ticaret, teknolojik ilerleme ve kültürel etkileşim gibi konulara odaklanır. Küresel yönetişim, genellikle küresel düzeyde karar alma, politika oluşturma ve uygulama süreçlerini kapsar. Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Para Fonu gibi uluslararası kurumlar, küresel yönetişimde önemli rol oynayan aktörlerdir.

Özetle, küreselleşme genel olarak dünya genelindeki entegrasyonu ifade ederken, küresel yönetişim bu entegrasyonun yönetilmesi ve küresel sorunlara etkili çözümler bulunması için kurumsal düzenlemeleri içerir. Küresel yönetişim, farklı paydaşların bir araya gelerek uluslararası düzeyde işbirliği yapmalarını gerektirir ve küresel düzeyde kararlar alınması ve uygulanması sürecini kapsar.

Küreselleşme Sürecindeki Yönetişimin Uluslararası Sisteme Etkileri

Küreselleşme sürecindeki yönetişim, uluslararası sistem üzerinde çeşitli etkiler yaratmış ve bu etkiler, politik, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutları içermektedir.

Çoklu Aktör Katılımı ve Yeni Karar Alma Mekanizmaları: Küreselleşme süreci, uluslararası sistemi daha karmaşık ve çok aktörlü hale getirmiştir. Geleneksel devlet merkezli yönetişim anlayışı, uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, özel sektör ve bireylerin daha fazla katılımına açık yeni bir döneme evrilmiştir. Bu durum, karar alma süreçlerinde daha fazla şeffaflık, hesap verebilirlik ve demokratikleşme çabalarını teşvik etmiştir.

Uluslararası İşbirliği ve Diplomasi: Küreselleşme süreci, devletlerin uluslararası işbirliği ve diplomasi konularında daha fazla bağımlı hale gelmelerine neden olmuştur. Küresel çapta ortaya çıkan sorunlar, tek bir ülkenin tek başına çözme kapasitesinin ötesinde olduğu için devletler arası işbirliği ve diplomasi daha önemli hale gelmiştir. Bu durum, çok taraflı anlaşmaların ve uluslararası kuruluşların artan önemini göstermektedir.

Ekonomik Entegrasyon ve Serbest Ticaret: Küreselleşme, uluslararası ekonomik entegrasyonu artırmış ve serbest ticaretin yaygınlaşmasına öncülük etmiştir. Bu durum, devletler arasında daha yakın ekonomik ilişkilerin kurulmasına ve küresel ticaretin büyümesine yol açmıştır. Ancak, aynı zamanda ekonomik eşitsizlikleri ve bazı ülkelerin diğerlerine olan bağımlılığını da artırabilir.

Yeni Güvenlik Tehditleri ve İşbirliği İhtiyacı: Küreselleşme, geleneksel güvenlik anlayışını değiştirmiş ve yeni güvenlik tehditlerini ortaya çıkarmıştır. Uluslararası terörizm, siber saldırılar, pandemiler gibi küresel güvenlik meseleleri, devletler arasında daha fazla işbirliği ve koordinasyon gerektirmektedir. Bu, güvenlik politikalarının daha çok boyutlu ve çok taraflı hale gelmesine yol açmıştır.

Çevresel Yönetişim ve Sürdürülebilirlik: Küreselleşme süreci, çevresel meselelere yönelik küresel çözümleri gündeme getirmiştir. İklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve doğal kaynak yönetimi gibi konularda uluslararası işbirliği ve çevresel yönetişim çabaları artmıştır. Sürdürülebilirlik hedefleri, uluslararası toplumun ortak bir çabası haline gelmiştir.

Kültürel Etkileşim ve Çeşitlilik: Küreselleşme süreci, kültürel etkileşimi artırmış ve dünya genelinde farklı kültürlerin birbirine daha yakın olmasına katkıda bulunmuştur. Ancak, bu durum aynı zamanda kültürel çeşitliliği tehdit edebilir ve kültürel homojenleşme endişelerini beraberinde getirebilir.

Sonuç olarak, küreselleşme sürecindeki yönetişim uluslararası sistemi derinlemesine etkilemiş, devletler arası ilişkileri ve küresel işbirliği dinamiklerini önemli ölçüde değiştirmiştir. Bu değişimler, daha karmaşık ve entegre bir uluslararası sistemin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Küreselleşme Sürecindeki Yönetişimin Ulus Devletlere Etkileri, Ne Olmuştur?

Küreselleşme süreci, dünya genelinde ekonomik, politik, kültürel ve teknolojik entegrasyonu artıran bir dönemdir. Bu süreç, uluslararası ilişkilerde ve ulus devletlerin yönetişiminde bir dizi değişikliğe neden olmuştur. küreselleşme sürecinin ulus devletlere etkileri şu şekilde olmuştur:

Egemenlik ve Karar Alma Süreçleri: Küreselleşme süreci, ulus devletlerin geleneksel olarak sahip olduğu egemenlik yetkilerini sınırlamıştır. Uluslararası ekonomik kuruluşlar, serbest ticaret anlaşmaları ve diğer küresel inisiyatifler, ulus devletlerin kendi iç işlerinde daha fazla bağımsızlık kaybetmelerine neden olmuştur. Özellikle uluslararası finans kurumları, ekonomik politikalar üzerinde daha etkili bir rol oynamış ve bu durum, ulus devletlerin kendi ekonomik kararlarını daha sınırlı bir şekilde almasına yol açmıştır.

Politika Yapma ve Düzenleme Yetenekleri: Küreselleşme, ulus devletlerin ekonomik politika yapma ve düzenleme yeteneklerini etkilemiştir. Uluslararası şirketlerin ve finansal kuruluşların artan gücü, yerel düzeyde politika yapma süreçlerini etkileyebilir. Aynı zamanda, küresel düzeyde ortaya çıkan sorunlar, ulusal düzeydeki politika yapıcıları daha karmaşık ve çok boyutlu sorunlarla başa çıkmaya zorlamaktadır. Ulus devletler, kendi politika kararlarını alırken küresel bağlamı daha fazla göz önünde bulundurmak zorunda kalmışlardır.

Toplumsal ve Kültürel Etkiler: Küreselleşme, ulus devletlerin toplumsal ve kültürel dokuları üzerinde de etkili olmuştur. Kültürel homojenleşme endişelerine ek olarak, ulus devletler kendi içinde daha çeşitli topluluklarla başa çıkmak durumunda kalmışlardır. Göç, iletişim teknolojileri ve kültürel alışveriş, toplumları daha önce olmadığı kadar çeşitli ve kültürel olarak zengin hale getirmiştir. Ancak, bu durum aynı zamanda toplumsal entegrasyon ve uyum zorluklarına da yol açabilir.

Güvenlik ve Uluslararası İlişkiler: Küreselleşme, ulus devletlerin güvenlik politikalarını etkilemiştir. Uluslararası terörizm, siber güvenlik tehditleri ve küresel çapta yayılan salgın hastalıklar gibi sorunlar, ulusal güvenliği daha karmaşık hale getirmiştir. Bu durum, ulus devletleri, güvenlik politikalarını geleneksel sınırların ötesine genişleterek uluslararası işbirliği ve koordinasyona yönlendirmiştir.

Çevresel Yönetişim: Küreselleşme, çevresel konularda uluslararası işbirliği ihtiyacını artırmıştır. İklim değişikliği, çevre kirliliği ve doğal kaynak yönetimi gibi konularda ulus devletler arası işbirliği kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu durum, ulus devletlerin çevresel politikalarını küresel standartlara uyumlu hale getirmelerini gerektirmiştir.

Türkiye ve Küreselleşme

Türkiye’nin küreselleşmeyi ekonomik, bölgesel ve diplomatik bağlamda benimseyen ve küresel ekonomiye aktif bir şekilde entegre olmayı hedefleyen bir tutum sergilediği gözlemlenmektedir. Küreselleşme, dünya ekonomisinin giderek daha bağlantılı, entegre ve sınırların ötesinde faaliyet gösteren bir hale gelmesini ifade eder. Bu evrim, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanlarda derin etkiler meydana getirir. Türkiye’nin küreselleşme ile ilişkisi şu biçimde değerlendirilebilir:

Bölgesel İşbirliği: Türkiye, coğrafi konumu ve tarihsel bağları dolayısıyla hem Avrupa hem de Orta Doğu ve Asya arasında köprü işlevi görmektedir. Türkiye, bölgesel işbirliği ve entegrasyon projeleri aracılığıyla komşu ülkelerle yakın ilişkiler kurarak küresel ekonomiye entegre olmayı ve bölgesel istikrarı teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

Yabancı Yatırımlar: Türkiye, yabancı yatırımları çekmek için düzenlemeler yapmış ve yabancı sermayenin ülkeye girişini kolaylaştırmıştır. Yabancı yatırımları teşvik eden bir dizi önlem ve teşvik programı sunarak Türkiye, küresel ekonomideki konumunu güçlendirmeyi ve teknoloji transferi, istihdam ve ekonomik büyüme gibi avantajlar elde etmeyi amaçlamaktadır.

Diplomatik İlişkiler: Türkiye, dış politikasında çok taraflılığı ve uluslararası işbirliğini önemseyen bir yaklaşım benimsemiştir. Çeşitli uluslararası örgütlerde aktif bir üye rolü üstlenen Türkiye, küresel meselelerde aktif bir şekilde yer almayı hedeflemektedir. Aynı zamanda, bölgesel ve küresel düzeyde diyalog ve işbirliğini teşvik etmek amacıyla diplomatik girişimlerde bulunmaktadır.

Ekonomik Entegrasyon: Türkiye, 1980’lerden itibaren ekonomik liberalizasyon ve dışa açılma politikaları izlemiştir. Serbest ticaret anlaşmaları, yabancı yatırımların teşviki ve dünya ticaretine entegrasyon çabaları gibi önlemlerle küresel ekonomiyle entegre olmuştur. Türkiye, dünya ticaretinde önemli bir aktör haline gelmiş ve ihracata dayalı bir ekonomik büyüme stratejisi izlemiştir.

Ticaret: Türkiye, dünya ticaretinde önemli bir aktör konumuna gelmiştir. İhracatını çeşitlendirmek ve pazarlarını genişletmek amacıyla gösterdiği çabalarla küresel ticaretteki payını artırmıştır. Özellikle otomotiv, tekstil, makine ve kimya gibi sektörlerde rekabet avantajı sağlamıştır. Türkiye, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşması yaparak Avrupa pazarına erişimi kolaylaştırmıştır.

Kültürel Etkileşim: Küreselleşme, kültürel etkileşimleri artırmıştır. Türkiye, turizm, film ve dizi sektörü gibi alanlarda kültürel zenginliklerini ve sanatsal ürünlerini uluslararası alanda tanıtmıştır. Aynı zamanda, Türk diasporası da küresel bağlantıları güçlendiren bir rol oynamıştır.

Sonuç olarak, küreselleşme süreci, ulus devletlerin geleneksel rol ve yetkilerini dönüştürmüş ve uluslararası sistemi daha karmaşık bir hale getirmiştir. Ulus devletleri, küresel düzeyde daha fazla işbirliği yapmaya ve kendi politika kararlarını uluslararası dinamiklere uygun hale getirmeye zorlamıştır. Bir takım etkiler devletlerin politikalarını şekillendirmiştir. Bu etkilerin bir sonucu olarak, günümüz uluslararası sistemi daha karmaşık ve bağlantılı hale gelmiştir. Ulus devletler, kendi iç işlerinde olduğu kadar uluslararası arenada da diğer aktörlerle etkileşim içinde bulunmak zorundadır. Türkiye’nin de günümüzde attığı adımlar içinde bulunduğu küreselleşen dünya sistemine uyumluluk arz etmektedir. Atılan adımlar ve alınan kararlar küreselleşme sürecindeki yönetişimin birer etkileri olarak tasvir edilmelidir.

 

                                                                                                                                                    Berkan YAYLA

 

Kaynakça

KIVILCIM, F. (2013). Küreselleşme Kavramı Ve Küreselleşme Süreci̇ni̇n Geli̇şmekte Olan Ülke Türki̇ye Açısından Değerlendi̇ri̇lmesi. Sosyal Ve Beşeri Bilimler Dergisi, 5(1), 2

AKTEL,M. (2001). Küreselleşme Süreci ve Etki Alanları. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 6(2).

GÜNEŞ, E. (2012). Günümüz Uluslararası Si̇yasal Si̇stemi̇n Yapısı Ve Güç Dağılımı. Akdeniz İİBF Dergisi, 12(23), 78-1

TEMİZ, H. E. (2016). Sosyal Politika Bağlamında Küresel Yönetişim. Toplum Ve Demokrasi Dergisi, 6(13), 201-217.

ŞİMŞEK, İ. (2019). Uluslararası Sistemde Küresel Yönetişim ve G20. Uluslararası Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 5(4), 29-40.

LEBA, . (2001). Küreselleşme Süreci̇nde Ulus-devleti̇n Önemi̇ Ve Sosyal Devleti̇n Geleceği. Mevzuat Dergisi, 4(44).

Keyman, A. F. Küresel Yönetişim. ansiklopedi.tubitak.gov.tr.

BAKAN, S. & TUNCEL, G. (2013). Küreselleşmeni̇n Ulus Devlet Üzeri̇ndeki̇ Etkisi. Birey Ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2(1), 51-

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.