BİR DİZİ İZ

0 4.691

Koca bir kalabalık, o kalabalığın yanında ise müthiş bir yalnızlık. Avare bir denizde terk edilmiş ada gibi, ruhundan uzakta bir ses gibi, semâya uzanabileceğini zannederken elini aşağıya indirmek gibi veyahut sesini duyurmak için koca bir tepeden boşluğa bağırmak gibi bu yalnızlık. Sesler ne kadar yüksek olsa da arkasında duyulmayan feryadın burukluğu bir başka hissettiriyor kendini. Zor olan ise o varlığın içerisindeki hiçlik. Sözcüklerinin ulaşamadığı kalpler, seni anlamayan zihinler ve kendi yarattıkları dünyada var olduklarını düşünenler…

Varoluşumuz derin ve uzun bir yolculuk. Ancak ne zaman ki bizler o derinliğin altındaki bizi keşfedersek o vakit yolculuğumuz başlar. Bunun içinde o kalabalık görünen yalnız tarafımızı arkada bırakabilmeyi öğrenmemiz gerekir. Ruhumuza ulaşabilmek, kendimizi bulabilmek, biraz da şu gönlümüzü dinlendirmek için üreten yalnızlığa ihtiyacımız var. Çemberin içerisindeyken bazı şeyler net görünmez, söylenmiş sözler, davranışlar, zihinlerin altında saklı olanlar çemberin dışarısında daha bir anlam bulur. O yüzden bazen kendi hayatımızın seyircisi olmak sonra da içimize dönüp bakmak en iyi tercih olacaktır. Yapabileceklerimizin üst sınırını keşfetmek için, hayatta olmazlarımızın farkına varabilmek için, öğrenmek, büyümek ve yeni deneyimler elde etmek için yalnızlığımıza dört kolla sarılacağımız zamanlar da gelecek. O vakit fikirlerine, mutluluğuna, başarına değer veren insanların, yaşamının en nadide parçaları olduğunu fark edeceksin.

Yalnız kaldım derken, yalnız bırakıldığını keşfeder insan. Bu yüzden herkesin yalnızlığı bir başkadır.  Kiminin anlaşılamamak, kiminin dönülemeyecek yolları, kiminin ise en değerli varlığını kaybetmesidir. Bu ise en zor olandır çünkü bazen bir kişi dünyandır ve yokluğuyla bütün yaşamını kaybedersin, anlamını yitirirsin. O noktada ise yalnızlığın hakimiyeti başlar.  İnsanoğlu dünyayı öyle omuzlar ki üstüne, o zaman daha da özlersin bir çift gözü, şefkatle bakan bir yüzü, başını okşayan bir eli, huzur veren o sesi… Bir şarkıda, kokuda, başkalarının cümlelerinde, gördüğün yerlerde hep onları ararsın. Bakmışsın ki sen değil müzik seni dinler olmuş. Kitaplar seni okur olmuş. Manzaralar seni seyredivermiş.  Bazı vakit bunların yokluğu en büyük yalnızlığın olur. Anlarsın ne kadar çok sevildiğini, hiç düşünmeden gidebileceğin bir yer olduğunu ve hayatta kaybedemeyeceğin tek şeyin onlar olduğunu. Fark edersin ki yalnızlığın en güzeli sonunda kavuşmaların olduğu, hasretin bittiği, birbirini sevgiyle kucakladığın anmış. Mutluluktan gözyaşlarının birbirine karışmasıymış. Ve fırsatın varken sevdiklerine her daim sımsıkı sarılabilmekmiş…

 

Safiye Nur KARABACAK

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.